Krizantem
KİTAP
SAYISI: 304
Aşk
nice bir yiğitliktir.
Nice bir direniştir bu aşk?
Yürek perçin tutar mı, duygulara pranga vurulabilir mi?
Demir parmaklıklar, açılmaz kelepçeler aşka engel olabilir mi, çok farklı yaşam felsefesine sahip iki kişi birbirini ölesiye sevebilir mi?
Vefa nedir, sürgün nedir, tutsaklık nedir, özgürlük nedir? Ölmek mi yeğdir, yoksa sevmek mi?
12 Eylül döneminin karanlık günleri. Bir yandan bir türlü aşılamayan ekonomik kriz, diğer yandan uluslararası ambargo, petrol krizi ve bu sorunları çözmesi gerekirken kendi iç çekişmeleriyle meşgul siyaset…
Anarşi ve terör sokakları teslim almış. Üniversite gençliği ve tüm toplum sağ ve sol kutuplara ayrılmış. Hasılı, memleketin tüm sokakları, geceleri ve gündüzleri, bir örümcek ağı gibi kaosla sarmalanmış.
Bütün bu hengame içinde bir aşk filizlenmektedir. Mustafa ile Sevda’nın aşkı…
Üniversitede filizlenen, demir parmaklıklar ardında vefayla yoğrulup, on senelik tutsaklıkla pişen, lakin vuslatı Krizantem mevsimine kalan bir aşk…
“Ben Sevda… Bir sevdanın devrimiyle devrilen Sevda… “
“Bir çiçeği çok sevdim, o da ömrümün sonbaharında açtı.”
Nice bir direniştir bu aşk?
Yürek perçin tutar mı, duygulara pranga vurulabilir mi?
Demir parmaklıklar, açılmaz kelepçeler aşka engel olabilir mi, çok farklı yaşam felsefesine sahip iki kişi birbirini ölesiye sevebilir mi?
Vefa nedir, sürgün nedir, tutsaklık nedir, özgürlük nedir? Ölmek mi yeğdir, yoksa sevmek mi?
12 Eylül döneminin karanlık günleri. Bir yandan bir türlü aşılamayan ekonomik kriz, diğer yandan uluslararası ambargo, petrol krizi ve bu sorunları çözmesi gerekirken kendi iç çekişmeleriyle meşgul siyaset…
Anarşi ve terör sokakları teslim almış. Üniversite gençliği ve tüm toplum sağ ve sol kutuplara ayrılmış. Hasılı, memleketin tüm sokakları, geceleri ve gündüzleri, bir örümcek ağı gibi kaosla sarmalanmış.
Bütün bu hengame içinde bir aşk filizlenmektedir. Mustafa ile Sevda’nın aşkı…
Üniversitede filizlenen, demir parmaklıklar ardında vefayla yoğrulup, on senelik tutsaklıkla pişen, lakin vuslatı Krizantem mevsimine kalan bir aşk…
“Ben Sevda… Bir sevdanın devrimiyle devrilen Sevda… “
“Bir çiçeği çok sevdim, o da ömrümün sonbaharında açtı.”
KİTAP YORUMUM: Kitabın
özü 80 darbesinin gerçek yüzünü anlatmış yazarımız. Yaşayanlar bilir mutlaka
ben yaşamadım ama büyüklerimiz hep anlatırdı o zamanların acı olaylarını.
Üniversite, liseli öğrencilere bile
sağcı solcu kavgalarının haddi hesabı yoktu. Acaba bize gösterilen yüzü ile
perde arkası nasıldı? Yazarımız bunlara da değinmiş.
Mustafa babasının müdürlük yaptığı
okulda bir öğrencidir. Başta mutlu olan ailesi babasının içkiye başlaması ve
annesine akıl almaz şiddete başvurması ile bozulur. Okulda da yakışmayan
hareketler yapmaya devam etmesi soruşturma başlamasına neden olacaktır.
Dayılarının duyması ile evi terk etmek
zorunda kalırlar. Babasının üzüntüden amansız hastalığa yakalanması ölmesi .
Mustafa büyüyünce tarafını seçer ve ülkücülere katılır.
Maalesef o da işkencelere maruz kalır
ama vazgeçmez. Zaten işkence bölümlerini okurken insan bu kadar da olmaz
diyorsunuz ama oluyor, olmuş nitekim de.
Nice Mustafa'lar gördü o işkenceleri
ve belki de hayatları farklı yerlere kaydı.
Mustafa ve Sevda'nın aşklarını da
okuyoruz. Acaba bu aşk nasıl sonlanacaktı?
Eskiden ne güzel mektuplaşmalar
varmış derinden yazılırmış duygular tüm gerçekliği ile.
Kitaptan aldığım en büyük ders ise;
şartlar ne olursa olsun kişiliğimiz ile ayakta kalmalıyız. Kişiliğimiz bizim
kılavuzumuz olmalı.
Acılar sanata dönüştüğünde anlamlı ve
ders alıcıdır. Tarih geleceğe tecrübe olarak taşındığında anlam kazanır.
Yazarımızın kalemi daim olsun.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder