*ÖLÜMÜN DÖNÜŞEN YÜZÜ * ZEKİ PARLAK *
*CİNİUS YAYINLARI*
Kır gönlünün zincirlerini...
Toplumlarda ölümün dönüşen yüzleri hemen görünür olmuyor. Toplumun değişmesi için belli bir süreç gerekiyor. Bu sürecin başlangıç aşaması kavramların dönüşmesi ile olur. Her ölümden görünür bir şey beklemek süreç açısından sağlıklı değildir. Değişimin kalıcı olması için toplumlarda önce kavramların üzerinde biriken yüklerin atılması gerekir. İnsanı ve özellikle kadınları çevreleyen kavramların halkalarından bir tanesinin kırılması ile topluma dönüşen yüzler gösterilir. Her ölümün dönüşen yüzü olur. Bu yüzler bazen kavramların yüklerinden kurtulmak şeklinde görünür olur. Evet, Avrupa’da ölümler, insanlığın tekâmülünü sağlayacak Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini oluşturmuştur. Yaşadığımız ülkede de kavramların kadınların üzerindeki etkisinden kurtulması için bu kavramların türbülansa sokulması gerekir. Her ölüm bir kavramın türbülansı olarak toprağa karışır. Türbülans sonunda kavramın orijinal hali ortaya çıkar. Eğer kavram türbülans sonucu kayboluyor ise bırakalım kaybolsun. Kutsanmış kavramları bizler de kutsayarak ayaklarımızdaki prangaların halkaları kırılmaz, hatta gönlümüze bir halka daha ekleriz. Önce kavramların değişmesini, daha sonra toplumun değişmesini beklemek gerekir. Her değişim önce kavramların değişimiyle başlar. Avrupa geçmişte özgürlük kavramını keşfeder ve daha sonra değişim toplumun her kesimi tarafından kabul edildiğinde de gerçekleşir. Ölümün dönüşen yüzleri kavramların dönüşüne sebep olur. İşte bu, kutsanmış kavramların aslında orijinal olmadığını göstermek içindir. Somut bir değişim göstererek Pollyannacılık yapmak ve üzerinden kazanım sağlamak sadece kadınları bulundukları konuma hapsetmektir. Artık herkes bu sese kulak vermelidir.
Toplumlarda ölümün dönüşen yüzleri hemen görünür olmuyor. Toplumun değişmesi için belli bir süreç gerekiyor. Bu sürecin başlangıç aşaması kavramların dönüşmesi ile olur. Her ölümden görünür bir şey beklemek süreç açısından sağlıklı değildir. Değişimin kalıcı olması için toplumlarda önce kavramların üzerinde biriken yüklerin atılması gerekir. İnsanı ve özellikle kadınları çevreleyen kavramların halkalarından bir tanesinin kırılması ile topluma dönüşen yüzler gösterilir. Her ölümün dönüşen yüzü olur. Bu yüzler bazen kavramların yüklerinden kurtulmak şeklinde görünür olur. Evet, Avrupa’da ölümler, insanlığın tekâmülünü sağlayacak Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini oluşturmuştur. Yaşadığımız ülkede de kavramların kadınların üzerindeki etkisinden kurtulması için bu kavramların türbülansa sokulması gerekir. Her ölüm bir kavramın türbülansı olarak toprağa karışır. Türbülans sonunda kavramın orijinal hali ortaya çıkar. Eğer kavram türbülans sonucu kayboluyor ise bırakalım kaybolsun. Kutsanmış kavramları bizler de kutsayarak ayaklarımızdaki prangaların halkaları kırılmaz, hatta gönlümüze bir halka daha ekleriz. Önce kavramların değişmesini, daha sonra toplumun değişmesini beklemek gerekir. Her değişim önce kavramların değişimiyle başlar. Avrupa geçmişte özgürlük kavramını keşfeder ve daha sonra değişim toplumun her kesimi tarafından kabul edildiğinde de gerçekleşir. Ölümün dönüşen yüzleri kavramların dönüşüne sebep olur. İşte bu, kutsanmış kavramların aslında orijinal olmadığını göstermek içindir. Somut bir değişim göstererek Pollyannacılık yapmak ve üzerinden kazanım sağlamak sadece kadınları bulundukları konuma hapsetmektir. Artık herkes bu sese kulak vermelidir.
KİTAP
YORUMUM
Adem
ve Havva’dan itibaren kadınların toplumdaki yerini istatiksel bakış açısına
dayandırarak irdeleyen yazar bizlere örnek vererek kadının aslında nasıl
sindirildiğini ve nasıl zorla bilinçaltının doldurularak yıllardır toplum
baskısını kabullenmek durumunda kaldığını ve belli zaman sonra kadın gerek Dini
alet ederek gerekse töre ve örfler alet edilerek erkeğin tutsağı altına ister
istemez girdiği ve karşı çıkanların ise zaman zaman içinde bulunduğu toplum
kurallarına bağlı olarak katledildiği her yere kan döküldüğünde ise “Ölümün Dönüşen Yüzü” aslında
özgürlüğün ifadesi olduğu bir çok açıdan ele alınmış. Yazarın dili oldukça
akıcı. Ben bir gece de yine bitirdiğim
kitaplardan birisi. Türü deneme. Kitabı okuduktan sonra ister istemez kendimizi
bir bayan olarak sorgulamaya tabi tutuyoruz. Nasıl kıstırıldığımızı daha net
bilimsel açıdan görebiliyoruz. Kitap hem bir çok bilgi öğretiyor hem de keyifle
sıkılmadan okuyabiliyorsunuz. Bilgi içeren misyonu olan kitapları gerçekten
seviyorum. Özetle okumalısınız.
Kitabı
bana ulaştıran değerli yazarımızın kızı değerli yazar Meryem Seyda PARLAK’a
teşekkür ediyorum.
DUYGU
SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder