* DERİN*NURİYE ZEYBEK*İKİNCİ ADAM
YAYINLARI*
Birbirlerinden apayrı
toplumsal öğretilerle şekillendirilmiş bir grup insanı en olumsuz şartlarda,
yerin metrelerce altında, en derinde bir araya getiriyor yazar.
Bu öyle bir derin ki; kendi bilinçlerinin ve bilinçaltlarının bile en derinine indiriyor roman kahramanlarını. Bireysel algı düzeylerince yaşam sorgulamaları yaptırıyor her birine.
İnsana dair birbirleriyle çatışan duygular ve yaşam ölüm algılamaları kıskacında kadere kırk beş diyenlerin ya da diyemeyenlerin kendi kara mizahlarını yaratabilme becerisine tanıklık ettiriyor.
Derin, yazarının iç seslere başarıyla inebilme beceresi, akıcı dili, giderek yükselen ve finalde zirveye ulaşan ritmi ile dikkatleri üzerinde topluyor.
Derine inmeye cesareti olmayanlar, kendi renksiz yaşamlarında boğulmaktan kurtulamazlar.
Derin'e inmeye var mısınız?
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2013
http://www.dr.com.tr/ kitap/derin/nuriye-zeybek/ edebiyat/turk-oyku/ urunno=0000000572957
Bu öyle bir derin ki; kendi bilinçlerinin ve bilinçaltlarının bile en derinine indiriyor roman kahramanlarını. Bireysel algı düzeylerince yaşam sorgulamaları yaptırıyor her birine.
İnsana dair birbirleriyle çatışan duygular ve yaşam ölüm algılamaları kıskacında kadere kırk beş diyenlerin ya da diyemeyenlerin kendi kara mizahlarını yaratabilme becerisine tanıklık ettiriyor.
Derin, yazarının iç seslere başarıyla inebilme beceresi, akıcı dili, giderek yükselen ve finalde zirveye ulaşan ritmi ile dikkatleri üzerinde topluyor.
Derine inmeye cesareti olmayanlar, kendi renksiz yaşamlarında boğulmaktan kurtulamazlar.
Derin'e inmeye var mısınız?
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2013
http://www.dr.com.tr/
KİTAP YORUMUM
Hasan ve Hande toplumun , görünmez
kurallarının ayırdığı iki insan. Gerçek aşk, koşulsuz ya hani, Hasan da bunu
sonuna kadar görüyoruz. Ümit edip beklemek, ne zaman geleceğini bilmeden
yıllarca beklemek.
Hande'yi sevdim , çünkü maskelere
tahammülü olmayan nadir insanlardan birisi. Bunun zenginlik, kariyer ile de
bana göre alakasız yok. İnsanın hani prensip dediğimiz değerleri vardır. Laf
olsun diye evlenmek ya da hayatına kimseyi almak istemezsin. Kimseden korkmadan
onların yanlışlarını dile getirirsin.
Tabi ki mesleğinin getirdiği sertlik
vardı Hande de ama, acaba o şekilde davranmamış olsa kim kaile alırdı ki onu. Bazen
yapılması gereken kurallar vardır. Onları esnettiğimiz de saygı biter.
İnsan ölüm anında tüm hayatını
sanırım pişmanlıklarını, korkularını, yaşadıklarını sorguluyor. Yerin altında
bir araya gelen ölümün soğuk nefesinde bir yudum suya, nefese muhtaç iken
sorguladıkları hayatları ve kaybettikleri ile vedalaşmaları, affetmeleri,
affetmenin önemi önem taşıyor. Çünkü başkalarının bizi affetmelerini beklerken
aslında kendimizi affetmeyi başaramayız. insanlar bizi onaylasın isterken,
kendimize verdiğimiz sözü unutur başkalarının bizi yermesi ya da gökyüzüne
çıkartması ile biz olmaya çalışırız. Yanlış burada başlıyor aslında. Çünkü, biz
kendimizi sevmeyi, affetmeyi öğrenirsek hem çakralarımız düzenli çalışır,
pozitif bakarız olaylara hem de laf olsun diye değil de kendimize uyan
ilişkiler içinde olur, başkalarının ne düşündüğünü önemsemeden yaşarız.
İtiraf ediyorum sanırım bende aynı şeyleri
yaşasaydım Hande gibi davranırdım.
Yazarımızın 3. kitabını okuyan birisi
olarak kalemini çok seviyorum. Çünkü topluma ait sorunları ele alması, aile
içinde kapatılan bir çok sorunları cesurca yazması kitaplarının öğretilerini
yükseltiyor.
Nobert ise; ki insan ona da maalesef kızamıyor. Çocukluğumuz da yaşanılan iyi ya da
kötü şeyler geleceği oluşturur. O yüzden ruhun olgunlaşma seviyesine gelene
kadar para, kariyer önem taşıyacak ve sanki eksilen değerleri onun ile
kapatılabileceği sanılacaktır. Dikkatinizi çektiyse kendini aşamayan ruhunu
olgunlaştıramayan, altında çalışan kişileri , ezip kötü davranan yöneticiler
genelde bu tür kişilerden oluştuğunu düşünüyorum.
Yazarımızın şu a'na kadar okuduğum
kitapları ise, GÜZ HAPSİ, SUYA DÜŞEN KİR eserleriydi. Son henüz okuyamadığım
kitabı ise SOYKIRIM eseridir.
En çok etkilendiğim şok olduğum eseri
ise, SUYA DÜŞEN KİR isimli romanıdır. Toplumda tabi ki bu tür şeyler duyuyoruz
ama okurken yaşadığımı, içimin acıdığını söyleyebilirim.
Yazarımıza eserlerini bana
ulaştırdığı için teşekkür ediyorum. Misyonu olan, öğretisi yüksek eserler
yazdığı için de teşekkür ediyorum.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment