.Kanıyorum bak, her
yanım kızıl kan içinde.
Kanıyorum gördüğüm o düşe hemen, her seferinde.
Oysa hiç kanamıyorum o eşsiz gülüşüne.
Ne kanmak düşlerime, ne kandırmak kendimi, ne de kana kana doymak sana... Eviriyorum, çeviriyorum koskoca bir hiçlik elimde...
Kanıyorum gördüğüm o düşe hemen, her seferinde.
Oysa hiç kanamıyorum o eşsiz gülüşüne.
Ne kanmak düşlerime, ne kandırmak kendimi, ne de kana kana doymak sana... Eviriyorum, çeviriyorum koskoca bir hiçlik elimde...
"Süveyda" diye mırıldandı. "Demek ki kalbine
koskoca dokuz yıldan sonra soktun beni. Benim siyah gül tutkumun Süveyda
olduğunu anlaman için koskoca 9 yıl geçmesi mi gerekliydi? Evlenmemizin
üzerinden çok da zaman geçmeden evvel anlamıştım gerçek aşkın ne olduğundan
habersizliğini. Evlenmeden önce kalbinde gördüğüm o küçük siyah noktayı
büyütmeni, beni oraya koymanı bekledim hep. Süveyda nedir, bilir misin Samir?
Süveyda, siyah küçük bir noktadır ki, insan karşısında ki kişiye gerçekten
sevgi duyduğu an kalbine düşer bu kara leke. Kandaki siyah bir pıhtıdır
Süveyda; Hem maddi hem de uhrevi âlemin tümünü kuşatan bir öz ve insanın
varlığının bir hakikatidir. Nasıl ki, bir meyve çekirdeği özünde ağacını
barındırıyorsa, şu Nokta-i Süveyda adı verilen kara leke de kâinatın özünü
barındırır içinde. İnsanlar bilmese de dünya sevgi üzerine kurulmuştur ve bir
insan âşık olduğunda kalbine düşen o süveyda, suya damlatılan mürekkep gibi
çözülür; Yavaş yavaş büyür ve tüm benliğini kaplar. İşte insanın bedenine
yayılan o kara lekeye Kara Sevda denir ve bu hastalığa tutulan ruh ve beden
savunmasız hale gelir. Odur ki sevgide azalma olduğunda bu leke küçülür,
küçülür ve zamanla iyiden iyiye yok olur. Kara sevda bu kara lekeden gelir ve
hatta Mecnunun körlüğü, kalbini kaplayan o kara süveydadan bilinir. Hayatındaki
varlığım tehlikeye girdiğinde beni ne kadar sevdiğini anladın ve kalbindeki o
lekeyi çok kısa zamanda büyüttün. İşte bu siyah güller de rengini o kalbinde ki
süveydadan aldı. Kalbindeki aşkımdan rengini alan bu siyah güllerin yalnızca
bir matem çiçeği oluvermesi ne acı değil mi? Oysaki senin ellerinden almayı
dilediğim bu güllerin aşkımızın nişanesi, mutluluğumuzun mührü olmasını
isterdim."
Sayfa Sayısı: 276
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Adom Yayıncılık
Yayınevi: Adom Yayıncılık
KİTAP
YORUMUM
Büyük
bir aşk, evlilikteki zorunluluklar ve sonra monotonlaşması küslük, barışma
yolunda adımlar ve büyük bir kaza. Bir kere kitabı okurken mutlaka yanınıza
bolca mendil alın derim. L Zira gerçekten tam dram. Sevgi olmasına rağmen, iyi niyet olmasına rağmen
bazı toplum kuralları bayanların hayata bakış açısı, ve eşinin bitmek tünenmek
bilmeyen istekleri. Aslında kendi açılarından ikisi de haklıydı. Ama önemli olan
iletişim kurabilmeleri ortada buluşabilmeleriydi. Bazen sevmek yetmez tek
başına hatta iletişim kurabilmek sevmekten bile belki de daha çok
yakınlaştırabilir insanları. Bu benim kişisel düşüncem tabi ki. Kitabın sonu
ciddi kötü bitiyor ama ben değerli yazarımızın final yapmamasından ve kitabın
devamını yazmasından yani seri yapmasından yanayım.Kafamda kurgunun devamını
kendimce yazdım bile. Bunu genelde bana göre boşluk kalan kitapların sonunda
yapıyorum ve bunu genelde yazarlarımız ile paylaşıyorum. Kitabın devamında
durdu denilen kalp yeniden çalışmalı ya da bunu o şekilde algılayan nikahtaki
annesi nikahtan sonra suçluluk duygusu ile uyuyakalsın ve rüyasında bu kazayı
görmüş olsun. Sonra eski eş ve yeni eş çatışsın. Büyük bir mücadele başlasın.
Zaten emin olmayan evliliği temeli olmadığı için sallanır ve eski eş de
mücadelesini yaparsa yine sonu mutluluk ile bitebilir. Belki de finalin bu
şekilde bitmesini istemediğimden devamı gelmeli diyorum. Yine keyif alarak
okuduğum bir eserdi.
Yazarımıza
ait GİZLİMİRAS ve ÇAKAL KAYASI isimli eserleri vardır. Kendisine değerli
eserlerini benimle buluşturduğu için teşekkür ediyorum.
DUYGU
SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment