Monday, June 14, 2021

eyAHHH /Durul Doğru/AZ KİTAP


 

eyAHHH /Durul Doğru/AZ KİTAP

ben bu hayatta
karpuzun ortası hariç
hiçbir şeyin ortasını sevemedim
bir ekmeğin ucunu arar gibi
hep uçlarda aradım sevmelerimi
şişesini devirmiş kadehin
son yudumunu sever gibi
çayın da ilk yudumunu sevdim
velhasıl
halet-i ruhiyem hep aynı şehrin raksında sallandı
o vapurların çıkardığı köpükleri
ayran zanneden çocukluğumla
cünun vadisine kaçıp kaybolmuşluğum arasında
saflıkla
deliliğe bulaşmış
fayrap bir hayatta
durul’duM

#KİTAPYORUMUM: Kitabın türü şiir ama ben hikaye tadında okudum.  Okura geçen çok güzel öğretileri vardı hayata dair. Şiirlerde ben bütünü çok seviyorum. Yani başlangıç, gelişme ve finalin de ne sunuyor okura. Bu kitapta fazlasıyla bunu buldum. Bir kol saatinin önemini okurken daha iyi anlıyoruz.

Sayfa 166 başlığı okura bırakmış Yazarımız. Ben inadına umut kokan Aşk derdim bu güzel satırlara. Çünkü umut etmediğimizde, vazgeçtiğimiz de kaybederiz.

Sayfa 208'de sayıların önemine değinmiş yazarımız. Benim de uğurlu rakamım 7 olduğu için 2 rakamını da çok gördüğüm için o bölümü gülümseyerek okudum. Sayıların tesadüfen önümüze çıktığına inanmayanlardanım lakin düşünmeden de oradaki hikayede yer alan arkadaşımız gibi hareket tabii ki etmememiz lazım.

Kitabı çok keyif alarak okudum. Bazı yerlerde umuda koştum, bazı yerlerde hüzünlenirken, bazı yerlerde gülümsedim. Bir baktım bitmiş bile. Gerek akıcılığı ve gerekse Hem şiir, hikaye, verdiği öğretileri ile büyüdüm bittiğinde. Hiç bitmesin dediğim nadir kitaplardan biriydi. Bence bu kitaptan sıradan bir şiir kitabından çok daha fazlası. Okuyun, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hani bittiğinde damağınızda tadı kalır, büyüdüğünüzü hissedersiniz, üzerinize güzel bir rahatlık bulaşır işte öyle bir şeydi hissettiğim. Tekrar daha yavaş ve daha hissederek okuyacağım bir kitabımın olduğunu düşünmek ben mutlu etti.

Başarılarının devamını diliyorum yazarımızın.

Kitabın ön kapağındaki okuduğum cümle de içindeki satırlar kadar çok anlamlı bence.

#alıntı

Olmaya Çalış

Ne olamayacağını bil de.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN


Monday, May 31, 2021

Siyah Beyaz Ölümlerin Dansı - Tüm Zamanların Kitabı 1 / Tülin Baturu Ocak


 

Siyah Beyaz Ölümlerin Dansı - Tüm Zamanların Kitabı 1 / Tülin Baturu Ocak

“Siyah Beyaz” görselliğin kurtarışlarını hiç düşünmemiştim. İradenin geçerli düşünme olasılığının olmadığı yerdeydim. Bunun nedenlerini kimse tahmin dahi edemezdi. Uçurum kenar ölüm zirvesinin geri dönüşü, akıl oyunlarında bitiyordu. İstedikleri yaşam infazının kurtuluşu; Siyah Beyaz sınır çizgi ayarlarında gözlerimin ruhu, onların gözlerindeydi. Her sonun yeni başlangıcı, hayatın nefesinde cehennemin cennetini sunuyordu.

Ölüm uçurum kenarlarına hiç gitmeseydim, Siyah Beyaz ölümlerin olamayacağını biliyordum. Ne kadar korkarsam korkayım “Siyah Beyaz” takipte, onları terk etmem imkânsızdı. Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde, saflığın fırtınasını getiriyordu. Zamanı geçen umutların, ümitsiz bekleyişlerinin kurtuluş ayarlarındaki mantıksızlık, vücudumum hücrelerinde bilinmezlikler doluydu. İnfazlar beni öldürmek için sınıyor, yaşamların gülümsemesi yüzüme siniyordu. Arkasından hiç atlamasaydım, ölemeyeceğimi biliyordum.

Ne kadar çabalarsanız çabalayın “Siyah Beyaz” kimse göremez. Kendimi kapana sıkışmış, dipsiz kuyuların derinliklerinde hissediyordum. Nefesim tükeninceye kadar koşup atlayacağım her uçurum, hayat kurtarıyordu. Rüyaların içinde koşmadığım labirent uçurumlar gerçekti. Hiçbir şey korkunç planlarla karşılaşmak istemez. Her şeyin sonuna doğru gelinmiş irade infazlarına, bedenim seyirci kalamazdı.

 

(Tanıtım Bülteninden)

 

 

Kitap yorumum: Yine fantastik güzel bir kitap çıkardı değerli yazarımız Tülin hocam. Ben kendisine izniniz ile Fantastik kraliçesi demek istiyorum. Kalemi ile tanışanlar bilir. İnsanı o kadar farklı yerlere götürüyor ki okurken gerçekten orada hissediyorsunuz. Bir okur için kitabın içinde kendini bulabilmek çok önemli. Başka güzel bir şey daha var ki , hep güzel temalar işlenmesi. İyilik, dostluk, sevgi, inanç, güzel değerler. iyilik ve kötülük ama iyiliğin ağır basması, onu öne çıkarması.

Kesinlikle yine film  olması gereken bir kitap daha çıkarmış yazarımız.

Kitabın içeriğinden bahsetmem gerekirse; Rinai dostları ile Tokya'da yaşıyor. Olaylar intihar eden birini kurtarırken, sevgilisinin ölmesi onunda hayatını değiştiriyor. Tedavi sürecinden sonra bir hastanede çalışmaya başlıyor. Sevgilisi olmadan tutunmaya çalıştığı bir yaşam başlıyor onun için. Tedavi süreci, uyanması ve onun sonrasında hissettikleri oldukça garip. Siyah beyaz kıyafetli kişilerin intihar etmeleri ve onları kurtarma çabası.

Kendini şarz etme isteği ve tel tokayı prize sokarak kendini şarz yapması, kendine elektrik yükleyerek bir çok kişiye yardım etmesi.

Ama değişik tavırları onun görevinden uzaklaştırma sürecine getiriyor. Hastane sahibi ona yardımcı olabilmek adına başka hastaneye tedavi için gönderiyor.

Yazarımızın önceki kitaplarını okuyan kişilerin yorumlarını yeni kitaplarında yayınlamasına bayıldım. Kendi yorumlarımı da görmüş olmak beni çok onure etti. Okurlarına bu kadar değer veren ve kalemini çok beğendiğim yazarımızın şu an'a kadar çıkan tüm eserlerini alıp hala okumadıysanız, okuyun derim.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

GANGASTER DAŞ / EROL YALÇIN


 

GANGASTER DAŞ / EROL YALÇIN

 “Beni bırak. Var git yoluna. Ben, çift ‘a’lı tek tabanca bir Gangasterim. Ve şimdi canlı yayınla da bir cinayeti anlatmak üzereyim… Cherina; gece mavisi gözlerime, parlak siyah saçlarıma, boyuma posuma, rahat ve fiyakalı kıyafetime toptan bir bakış attıktan sonra, çok şakacısın diyor… Hello again!”

“İç âlemimizde geçen her çirkin düşünceyi, her uçuk hayali, her alçak tutkuyu ve her sinsi beklentiyi, bilinçaltı adıyla insana zimmetliyorlar.

Oysa insan, içindeki sayısız iyilik ile sayısız kötülüğün savaşında, ya ayakta kalacak bir kahraman ya da ayağa düşecek bir sefildir. İyilik de kötülük de insanın malı değildir. İnsan, iyilik ve kötülük mücadelesinde savaşı bırakıp da, sahibiniz benim diyerek, onlara el uzattığı yerden tükenir.”

Sıradışı bir kurgu, sıradışı karakterler ve olağanüstü bir anlatımla her bir karakterin dünyalarına ayrı ayrı konuk olacağınız bir roman Gangaster Daş. Hayatın, felsefenin, bilimin, aşk ve tasavvufun iç içe yoğrulduğu, fizik dünya ile metafizik dünyanın bütünlüğü içinde var olmanın farkındalığını keşfedeceğiniz çok sıradışı bir kurguya hazır olun.

Akıcı bir dile kendinizi bırakacağınız gibi, altını çizmeden bırakamayacağınız cümlelerin, sonunu tahmin edemeyeceğiniz hikâyelerin içinde kaybolacağınız sıradışı bu romanını sadece Türk okuruna değil, dünya okuruna da sunuyoruz. “Ama anlamaya başladım ki, ben insanım.”

 

(Tanıtım Bülteninden)

 

KİTAP YORUMUM: Mafya patronunun eşi öldürülünce bir polis memuru görevlendirilir katili bulması için. Polis memuru Kırat bulduğu ipuçları ona yol henüz göstermediği için ilk defa bu kadar zorlanıyor. Devamında gelen cinayetler ve Kırat'ın görevden uzaklaştırılması . Kırat görevden uzaklaştırılsa bile araştırmaya devam ediyor. Gangaster Daş'ın peşine gerçekleri öğrenmek adına düşer. Öğrendikleri artık onun boyutunu aşar.

Acaba Kıraç mecburen girdiği bu yolda ne yapacaktır?

Cinayetler neden niçin işlendi?

Amaç nedir?

Kitabı daha da özel yapan polisiye bir kitap olmasına rağmen manevi yönlere de değinilmesi. Ben her konunun maneviyat ile perçinleştiği eserleri daha çok seviyorum galiba. Çünkü bizi güçlü yapan maneviyattır, doğru yolu bizlere gösterir çoğu zaman.

Okuru sıkmadan, farklı pencere açan bu kitabı okuyun mutlaka derim.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

YEŞİL KAPI/ SONGÜL BAŞ/ AZ KİTAP


 

YEŞİL KAPI/SONGÜL BAŞ/AZ KİTAP

Her insan kendi doğasının akıntısına kapılarak doğru ya da yanlış kapıyı çalarmış. Çaldım ve bekledim. O büyük yeşil kapının ardında beni nelerin, kimlerin, hangi mucizelerin veya felaketlerin beklediğini bilmeden.
Yaşamadan bilemezdi kimse, ateşi seyretmekle dokunmak aynı hissi vermezdi.
Asil ve güzel bir kalp, çirkin ve vahşi kalbe dönüşmezdi durup dururken.
Biraz da içinde yaşadığımız gerçeklik belirliyordu hayallerimizi, insan kendi kendini ya yıkıyor ya kuruyordu hayallerinin peşine düştüğünde de…

KİTAP YORUMUM: Hayallerinin peşinden giden bir gencin hikayesini okuyoruz kitapta. 20 yaşının vermiş olduğu tecrübe ile hatalar yapan, ergenlik döneminin vermiş olduğu, ailelerinin anlamadığı buhranlı bir dönem. Babası sevgisini gösteremeyen ama onun alanlarına saygı gösteren, sigara içmesine bile görmezden gelen bir ebe beyin. Babasını hissedemediği için yanlışlar yapan bir birey gibi gözükse de ilk bölümlerde Yusuf acaba gerçekten neden o mu diye düşünüyor insan?

Yanlış yollara sapmış, üniversiteyi kazanamamış, sonra zaaflarına yenik düşen, hatalarından ders almayan belki de hep çocuk kalmaya meyilli bir karakter Yusuf aslında.

Yanlış ilişkiler, yanlış yollar, büyük hayal kırıklıkları, derin sevgi ihtiyacı.

Kitabın verdiği mesajlar illa ki var. Aslında her ebe beyin acemidir diye düşünüyorum ben. Çünkü bütün çocukların karakterleri ayrıdır. Her çocuğa belki de farklı yanaşmak lazım diye düşünüyorum ben. Hatalar her ne kadar çocuğa ait gibi görünse de aslında hata yoktur, bazen olması gerekenler olur. Çocuğun belki de bir arkadaşa değil, anne ve babaya ona doğru yolu gösteren, hata yaptığında onu eleştirmeden karşısına alıp, örnekler ile ona anlatan, doğru ve yanlışlarında her ne yaparsa yapsın yanında olan bir aileye ihtiyacı vardır çocuğun.

Bazen her ne olursa olsun sonsuz sevgidir çocukların istediği, onun gözüne bakarak dinleyen bir ailedir. İşte bunu ailede göremeyen her çocuk, sevgisiz yetişen her çocuk hata yapmaya adaydır.

Her kitap yeni bir tecrübe ise, okuyun illa ki sizlere bir şey katacaktır.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

 

Bir Kitap Bin Yürek Published @ 2014 by Ipietoon