Değerli Ressam, Yazar, Psişik
spritüel danışman,
Reiki ve şifa sistemleri hocası ve ödüllü yazar Özlem TUNALI ile Söyleşimiz
Reiki ve şifa sistemleri hocası ve ödüllü yazar Özlem TUNALI ile Söyleşimiz
Duygu Songül KAHRAMAN:Kısa bir süre
önce Akaşik Kayıtlar Mucizesi 1
kitabınız ile ALTIN KALEM ÖDÜLÜNÜ
kazandınız. Öncelikle tebrik ediyorum. Duygularınızı öğrenmek isterim. :)
Özlem TUNALI: benim için çok kıymetli. 2. Kitabım olduğu
için, ömrüm boyunca kitaplarımı yayınlatmak istediğim için ve rağmenlerim
olduğu halde yazdığım için çok kıymetli. Tabii sözleşmemde ilerlediğimin
göstergesi. Yüce Rabbime şükür, çok sevindim. Çok şükür doğru yolda olduğunuzda
Rabbim ödüllendiriyor. Çok güzel bir yerde yaşarken yazın denize gitmek yerine
ben Akaşik Kayıtlar Mucizesi -1 kitabımı yazıyordum ve bir yandan da
hamileydim, benim yerimde olan başka biri şu anda yazamam diyebilirdi.
Anlatacak çok konumun olduğu bir kitap, bunun 2.si ve 3.sü de gelecek. Hatta
2.sini yazmaktayım. Allah’ın izniyle o da çok etkili olacak, hatta çok daha
güçlü bir kitap olacağını da düşünüyorum. Bu ödülün benim için duygusal anlamı
çok yüksek, çünkü bu ödülü hak ettiğimi düşünüyorum. Rabbim binlerce ödül daha
versin yollarımı açsın ki ben de diğer insanlara daha çok yardımcı olayım.
Çünkü insanın hayatı başkasına yardım ettikçe anlam kazanıyor.
Duygu Songül KAHRAMAN: Yazmak ve kitap çıkarmak fikri
nereden doğdu?
Özlem TUNALI: Hep vardı, 10 yaşındayken
bile yazar olmak isterdim, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde de okurken
aklımda hep yazılı medya vardı, 10 yıl uluslararası bir derginin editörlüğünü
yaptım, oradan ayrıldığımda da kendi kitaplarımı yazmaya başladım. Kimileri
yazar doğar, ben onlardanım. J
Duygu Songül KAHRAMAN: Şu an 2
kitabınız olduğunu biliyorum. Hedefleriniz arasında kaç tane kitap çıkartma
fikri var ya da başka projelerde sizi görebilecek miyiz?
Özlem TUNALI: Projelerim arasında çok
kitap var, şu anda yazdığım ama son aşamasına gelip düzenlemediğim yaklaşık 10
kitabım var, bunları zamanı gelince baskıya vereceğim Allah’ın izni ve
yönlendirmesi ile.
Duygu Songül KAHRAMAN: Kitaplarınızı yazarken ne kadar
zaman dilimi gerekiyor? Sizin için araştırmacı bir yazar diyebilir miyiz? yoksa
birikimlerini mi okur ile paylaşıyorsunuz?
Özlem TUNALI: Birikimlerimi yazıyorum.
Duygu Songül KAHRAMAN: Sizce
yazarlık meslek mi? Yoksa hobi mi?
Özlem TUNALI: Eğer hobi olarak
yazıyorsa bir kişi o zaman yazar değildir.
Duygu Songül KAHRAMAN: Gelecek hakkındaki hislerinizi
merak ediyorum. Sizce gelecek de dünya da neler olacak?
Özlem TUNALI: Güzel bir yer olacak,
beklentimizi olumluya çevirelim, evreni sözler etkiler. Güzel olacak diyelim,
güzel enerji yollayalım çünkü gelecek daha şekillenmediği için bizim enerjimiz
ve düşüncelerimizle şekillenecek.
Duygu Songül KAHRAMAN:Sizce gerçek yazar ve Şair kimdir?
Her yazabilen kişi sizce Yazar ve Şair olabilir mi? Ya da piyasada kitabı olan
herkes sizce Yazar ve Şair mi?
Özlem TUNALI: İnsanlara saygı duymak lazım. Hepsi şair ve
yazardır yalnız onlar arasında okuyucu zaten kendine göre seçim yapacaktır.
İşte o yazar ve şair olmayanlara cevabı okuyucu verecektir, bu bize düşmez.
Bizim dememiz doğru da olmaz.
Duygu Songül KAHRAMAN:Sizin
okuduğunuz yazar ve kitap isimlerini
merak ediyorum. Bizim ile paylaşır mısınız?
Özlem TUNALI: Spiritüalizmi sevdiğim
kadar felsefeyi de severim. Jean Baudrillard benim
kahramandır, Emin Cioran devamında gelir. Oruç Aruoba’yı severim. Spiritüellere
gelirsek Jelaila Star’ın önüne kimse geçemez sanırım. Joseph Murphy, Tony Robbins, Mümin Sekman, Dr. Michael Newton ise diğer
sayabileceklerim.
Duygu Songül KAHRAMAN: En son okuduğunuz kitabın ismi
nedir? Her yazabilen okuyor diyebilir miyiz? Yoksa hiç okumayan birisi de
yazabilir mi?
Özlem TUNALI: En son Joe Vitale’nin Zero
Limit adlı kitabını okudum ve çok etkilendim. Diğer sorunuza gelirsem, hiç
okumayan biri yazamaz çünkü cümleleri çok kötü olur, anlatım bozuklukları çok
olur. Güzel yazan, epey okumuştur ki, dili düzelmiştir diyebiliriz.
Duygu Songül KAHRAMAN: Hayat sizce
nasıl güzelleşir? Gerçekten karmalar bitince herkes arzuladığı yaşama
kavuşabilir mi?
Özlem TUNALI: Her şey arınmadır, tekamül
yolunda ilerliyoruz. Kendimizi, hayatı, yaşam amacını anladığımız zaman ve
sözleşmemize uyduğumuzda hayat daha çok yoluna girer. Bir de Yaradan’a yakın
olmak, dua etmek, şükretmek de çok önemli. İnsanın kendini sevmesi ve belli bir
gayesi olması, yaşama bağlı olması, her şeyden önemlisi gülümsemeyi seçmesi,
olumlu bir yapıda olması önemli. Böyle davranırsa o zaman hayat güzelleşir. Bir
de geçmişi geçmişte bırakmak lazım, şimdi de yaşayabilmek çok önemli. Tüm
bunlar için günde 10 dakika da olsa nefes meditasyonu öneriyorum.
Duygu Songül KAHRAMAN:Kitaplarınızın konusu ve türü nedir?
Okura verdiğiniz misyon, mesaj nedir?
Özlem TUNALI: kitaplarımın konusu
spiritalizm üzerine. Şifacının Rehberi’nde herkesin şifa yapabileceğini
anlattım. Akaşik Kayıtlar Mucizesi 1 kitabımla da kaderinizi nasıl güzel yönde
değiştirirsiniz, buna değindim.
Duygu Songül KAHRAMAN:Herkes şifacı olabilir mi?
Özlem TUNALI: Evet herkes şifacı
olabilir, oldukça kolaydır.
Duygu Songül KAHRAMAN:Özlem Tunalı yazar ve şifacı olmasa
başka ne olmak isterdi?
Özlem TUNALI: Bir yandan da ressamlık
yapmaktayım, resim çalışmalarıma devam ederdim.
Duygu Songül KAHRAMAN: Kader ile seçimlerimiz arasında ne
fark vardır. Secimlerimiz kaderimiz mi olur yoksa zaten kaderimiz de olanı mı
seçeriz?
Özlem TUNALI: kaderimiz sözleşmemizdir,
sözleşmemize ne kadar uyarsak o denli mutlu oluruz. Ama bu demek değil ki bizim
seçimlerimiz yoktur, özgür irademiz vardır. Seçimlerimiz bize aittir. Ana
yollar bellidir, ara yolları biz seçeriz. Hatta ana yolları da biz seçtik
gelmeden önce, hatırlamıyoruz o ayrı.
Duygu Songül KAHRAMAN: Yazan ve
kitap çıkarmak isteyenlere bir şey söylemek ister misiniz?
Özlem TUNALI: Artık kitap çıkartmak çok kolaylaştı. Metniniz iyiyse
yayınevleri yardımcı oluyor. Önemli olan metninizin iyi olması. Tabii
hayallerinizden vazgeçmeyin. Eğer yazar olmak istiyorsanız yapın, diyen,
söylenen, düşünen ama yapmayan insanın ötesinde; hareket insanı olmak da yarar
var.
Duygu Songül KAHRAMAN: Aşka bakış açınızı merak ediyorum.
Sizce aşk nedir ve nasıl yaşanmalı?
Özlem TUNALI: Aşk vardır ve ömür boyu
sürebileceğine inananlardanım. Tabii iki tarafın da o aşk ateşini beslemesi
lazım. Aşk bir ateştir ve iki taraf da odun attıkça aşk yanmaya devam eder. Aşk
içinde saygı ve güven olmalı. İnsanı geliştiren ve hayatına güneş olan
ilişkiler daha iyidir yoksa olduğumuzdan daha gerilere gitmemize neden oluyorsa
o ilişki olmasın daha iyi diye düşünüyorum. En büyük aşk Allah’a duyulan
aşktır. Biz aşık olarak Allah’a olan sevgimizi görürüz çünkü içimizdeki sevme
duygusunu Allah vermiştir ve bilir misiniz ne olursa olsun Allah’a ulaşma
arzumuz nedeniyle bir yanımız hep eksik kalacak. Çünkü bizi ancak Allah
tamamlar bunu bir insan tamamlayamaz. Bundan dolayı da aşkın içindeyken
kendimizi yine yalnız hissedebiliriz çünkü aradığımız Allah aşkıdır biz onu bir
insanla telafi etmeye çalışırız. Oysa bu mümkün değildir.
Duygu Songül KAHRAMAN: Hayatınızda sorunlu insanlar
olduğun da ya da herhangi bir konuda sorun olduğunda nasıl başedebiliyorsunuz?
:) Bize fikir ve yol göstermesi açısından sormak istedim.
Özlem TUNALI: nasıl bir sorun yaşadığıma
bağlı olarak değişir. Sakin olmaya çalışmak ilk planda gelir. Fazla
duygusallaşmamaya ve tekamül sürecinden durumu yorumlamaya çalışırım. 3 O hayat
kurtarır. Onun sorunu, olabilir, onunla ilgili. Durumlarda bu şekilde düşünürsek
daha rahat ederiz. Bir de her şeyi dert edersek bu dünyada yaşanmaz. Sorunlar
olabilir ama o sorunun içinde kalma, o önemli.
Duygu Songül KAHRAMAN:Sizce para hayatımız da hangi
noktada olmalı?
Özlem TUNALI: para sağlık kadar
önemlidir. Derler ya para önemli değil, önemli değil dediğiniz sürece para
sorunu olur. Hani para elinin kiri, parayla sadet olmaz, para var mutluluğu yok
gibi tanımlar yapılır ama bunlar doğru değildir. Para, parayı sevene gelir.
Parayla ilgili bilinçaltı kalıplarının değişmesi lazım. Kişinin paraya bakışı
negatif ise o zaman yoksulluk darlık yaşaması söz konusudur. Para önemlidir,
parayı iyi şeyler için harcarsanız
muhteşem bir araçtır. Düşünün sadece kendiniz için değil bugün yoksul birine
yardım edecek olsanız ya da hayvanlara yardım edecek olsanız o da parayla
oluyor, değil mi?
Duygu Songül KAHRAMAN: Sizi hiç sinirli gördüğümü
hatırlamıyorum. Hep böyle sakin ve naif bir kişiliğiniz mi var? Yoksa zamanla
mı kendinizi sakinleştirmeyi haksızlıklar karşısından öğrendiniz?
Özlem TUNALI: Her
insan sinirlenir ama sinirli hali ne kadar sürer o önemli. Kiminin 2 dakika
sürer, kimi bir olay yaşadığında günü mahvolur. Zihninizin sizi yönetmesine
izin verirseniz işiniz var demektir, zhninize siz mi hakimsiniz yoksa o mu size
hakim? Bir de hayat içinde o kadar çok negatiflik var ki (iptal ediyorum)
bunların her birine sinirlenerek ömür geçmez. Mutluluk biriktirmek ve bol
kahkaha lazım. Gereken bu. Yaşam geçiyor, 1 saat sonrasına çıkacağımız belli
değil. Hep çok şükür demek lazım. Bir su bile içebilmek ne büyük lütuf, Allah
bizi ne kadar ne kadar güzel Yaratmış, Yaradan ne kadar büyük. Hayata bakış
açınızla ilgili.
Duygu Songül KAHRAMAN:Özlem hocam ben sizi tanıyorum ama
okurlarımıza sizi daha iyi tanımaları için kendinizden nasıl bahsedersiniz?
Spiritüel anlamda Özlem Tunalı kimdir? Spiritüel gelişiminiz nasıl ilerledi?
Özlem TUNALI: 3 yaşımdayken melekleri gördüğümü hatırlıyorum. 4 yaşımdayken
tüm eterik varlıkları görüyordum. Aklınıza ne gelirse, tüm varlıkları
görüyordum. Tüm melekler, şeytanlar, demonlar, cinler, periler vb. Hiçbirini
anlamlandıramıyordum. Hayat benim için o zaman zordu, sonrasında büyüdükçe
alıştım. İşin daha zoru diğer insanların da her şeyi gördüğünü sanıyordum.
Nereden
bileyim onları başkalarının göremediğini? Benim için karışık ve zordu. Küçük
bir çocuk için ağır bir durum. Doğuştan %100 çivit mavisi auralı ve indigo
doğan biri olarak hayat benim için normal başlamamıştı. Hepsi kafamda karman
çorman olmuştu. Bu kadarla kalsa iyi. Arkadaşlarımın önceki hayatlarını ve
önceki hayatlarda ne yaptıklarını, her şeyi görüyordum. Düşünsenize 5
yaşımdayım. Nasıl anlayabilirim bu kadar şeyi? (Apartmanımızda bir arkadaşım
vardı benden 1 yaş küçüktü, onunla oynardım. Oynarken onun önceki hayatında
neler yaptığı film gibi gözümün önünden akıyordu. Bu özelliğim kapanmadı.
Özellikle
küçük çocuklara baktığımda önceki hayatlarını her yerde, her koşulda görüyorum.
Metroda giderken bir anne bebeğine sarılmış, bebeğe bakakaldım, önceki yaşamı
açıldı. Çocuk önceki hayatında çok can almış gaddar biri olarak yaşamış. Şimdi
güzel bir ailede ve sevgi ihtiyacını karşılayarak bu sefer iyi biri olması
amaçlanmış. Tabii ki, annesi hiçbir şey bilmiyordu. Hayatımın normal bir
dakikası böyle geçiyor.) Devam edelim, 5 yaşımdayken bunların hepsi
çevremdekiler için de kafa karıştırıcı oluyor muydu, yok, çocuktur diye o zaman
inanmadılar bana. Büyüdüğümde anladılar gerçekten gördüğümü. Her çocuk hayal
kurar dediler. Bu durum indigoların genelde yaşadığı bir durum.
Dahası da
var: Damgalarım açık doğduğum için geldiğim yeri hatırlıyordum. Diğer
gezegenleri hatırlıyordum. Yaşadığım son 10 enkarneyi her zaman çok net
hatırladım. Daha önce yaşamış olduğum evin resmini çiziyordum her yere ve her
yere. “Buraya gidelim, ne zaman gideceğiz!” diyordum ısrarla. Beni geri
götürecekler sanıyordum. “Neden benim de damgalarım açık değil, keşke açık
doğsaydım” diyenler; o zamanlar benim için çok da kolay değildi. Bir
anlayabilseydim ne kadar güzel olacaktı. Evime duyduğum derin bir özlem vardı.
Hep eve dönmek istiyordum. (İşte bu karışıklığı yaşamayın ve Gaia mekânına
alışmanız kolay olsun diye tüm bunları hatırlamıyorsunuz.
Spatyom’dayken
ruh varlığı daha ana rahmine düşmemişken, melekler her ruhu damgalar ve böylece
spiritüel algımız bilerek kapatılır. Adaptasyon sorunu yaşamayalım diye tüm
bunlar.) Bu yaşam Gaia’da ki ilk enkarnem ve o zamanlar döneceğim sanıyordum ve
daha 5 yaşımdaydım. 5 yaşındaki bir çocuk için epey fazla bir durum bu. Uzay ve
uzaylılar hakkında saatlerce anlatıyordum. Benim için çok normaldi. Sonra yine
5 yaşımdayken elimi koyduğum yerde ağrı geçtiğini fark etti çevremdekiler. Bu
ilk önce bir baş ağrısıydı.
Hep
anlatırlar, bu ilk 5 yaşımda oldu. Bir yakınımın başı ağrıyordu ve elimi
koyunca geçince herkese söylemeye başladı. Sonra başı ağrıyınca, Özlem gel
elini koy canım diyordu bana. Ben sadece elimi alnına koyuyordum. Bir şey
yapmıyordum. Hiçbir şey. Anlamıyordum da. “Geçti aferin sana” deyip coşkuyla
başkalarına anlatınca sadece gülüyordum, seviniyordum o kadar. 5 yaşındaki bir
çocuk bunları anlayamaz ki... Sonra durum devam etti. Bunların tesadüf
olmadığını düşünüyorum. Rahmetli sevgili babaannemin dizleri ağrıyordu bir gün.
Ben de kucağına yattım. “Özlem dizlerimin ağrısı geçti” diye coşkuyla anlatmaya
başladı 15 dakika sonra. Sonra başka bir gün bu yine tekrarlandı. Benim yaşlı 2
tane tatlı mı tatlı halam vardı. Onların bacakları romatizmadan hep ağrırdı.
Babaannem; “Özlem, halanın bacağına elle de ağrısı geçsin” dedi. Ne anlarım,
gittim elledim sadece. 15 dakika geçti geçmedi, halam coşkuyla nasıl geçti diye
gülmeye başladı, öbür halam da bana da elle dedi. Bacaklarına sadece elimi
koydum. Onun ağrısı da geçti. Yıllar boyu bu durum hemen hemen her gün
tekrarlandı. Ben çok memnundum. Mutluydum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Dizinin
üzerinde sadece elim duruyordu. “Geçti aferin Özlem” dediklerinde seviniyordum
ve 9 yaşıma gelmiştim. Beni eğlendiriyordu. Hala farkında değildim bunların,
sadece hoşuma gidiyordu. Ağrı geçirmek için bir çaba sarf etmiyordum. Gerçekten
geçiyor mu, onu da bilmiyordum, ilerde anlayacaktım. Yıllar geçti,
yakınlarımdan hastalanan olduğunda, diyelim gece birisi fenalaştı hastaneye
acile gidilecek; son anda “Özlem sen iyileştir, olmazsa hastaneye gideceğiz
hemen” diye yardım istekleri geldi. Bunun üzerine son anda o insanın üzerine
ellerimi koydum, genellikle ellerimi ağrıyan yere koydum ya da ellerini tuttum,
gözlerimi kapattım ve geldiğim gezegenden yardım istedim. Artık geldiğim
gezegeni daha açık görebiliyordum ve oradakileri de görebiliyordum ve bu benim
için normaldi, yaşım 14 olmuştu. 15 dakika içinde acile gitmekten kurtulan ve
tüm ağrısı geçen insanların şaşkınlıkları ile dolu hayatım.
“Nasıl oldu,
bu tüm ağrım geçti?!” diyen insanlara alışmıştım. Seviniyordum ve
şifalandırdıkları için teşekkür ediyordum. Tabii ki artık geri dönemeyeceğimi
anlamıştım. Bu enkarne Gaia mekânındaydı. Pleiades, Andromeda, Sirius’tan sonra
Dünya’ya alışmam ve dayanabilmem lazımdı. Kendimi daima çok yalnız hissettim,
çünkü tüm bunları kimseyle konuşamıyordum ve bu yüzden bunları anlatmamayı
tercih etmiştim, çevremdekilerin kafasını karıştırmamak için. Sonra ne oldu
derseniz eğer, tesadüf bu ya; evin kütüphanesinde psikoyoga kitabı ayrıca
meditasyon kitabı buldum. Bu iki kitabı yüzlerce kez okudum. Her gün tekrar
okumaya başladım. Alışkanlık olmuştu. Her kelimesini ezberledim. Sonra gece
04:30 kalkıp psikoyoga yapmaya başladım ve devamında sabah okula gittim.
Okuldan gelince günde 3 saat düzenli meditasyon yapmaya başladım. Bu böyle
devam etti yıllarca ve alışkanlık kazandım. Tüm psişik algımı, kapasitemi ve
beni baştan sona değiştirecek olaydı bu, bilmiyordum. Yoga ve meditasyon beni
tamamen geliştirdi. Psişik algım açıktı ama bunlarla iyice açıldı. Telepati
yeteneğim arttı.
Lise 1’ de
hipnoz yapmaya başladım. Bu konuda ne varsa okudum ve uyguladım ve kimi
yerlerden destek de aldım. Telekinezine merak sarmıştım. Aura, çakra adına ne
pratik varsa tüm boş zamanımda bunlarla geçiyordu. Ellerimdeki enerji ile balon
yapıp oynuyordum. Ya da arkadaşımla bin bir türlü aura oyunları oynuyordum.
Benim için çok eğlenceliydi. Bunları aura kitaplarından öğrenmiştim. Bu
pratikler de var olan potansiyelimi iyice açığa çıkardı. Artık dünyanın çeşitli
yerlerindeki meditasyon hocaları ile telepatik olarak konuşabiliyordum.
Agarthalılarla rahatça konuşabildiğimde 15 yaşımdaydım. Bu benim için
muhteşemdi. Uzun uzun meditasyonlarıma herkes alışmıştı. Devamında hayatıma
astral seyahat geldi. Astral seyahat hayatımın başka bir dönüm noktası. Astral
seyahat yaptıkça Spatyom’a gitmeye başladım ve bundan çok zevk alıyordum.
Geldiğim gezegenlere yüzlerce kez gittim bin şükür. Ruh ailemle konuşmak beni
çok duygulandırıyor.
Meleklerimle
konuşmak sonsuz mutluluk. Önceki enkarnelerimi astral seyahat yaptığımda
kendiliğinden çok daha ayrıntılı görmeye başladım. Böylece karma çözmeye
başladım. Baktım ki astral seyahat yaparken, bedende olduğumdan daha rahatım,
psişik algım daha çok açılıyor; her gün astral seyahat yapmaya başladım. Yıllar
içinde de oldukça gelişti. Devamında akaşik kayıtların bana açıldığını anladım
ve akaşik kayıtlara merak sardım. Önceki enkarnelere gidip akaşik kayıtları
inceliyordum. Hayat benim için hiçbir zaman normal olmadı. Benim için normal
olan bunlardı.
Melekler,
astral seyahat, meditasyon, yoga, aura ve çakralarla ilgili türlü oyunlar,
önceki enkarneler, geldiğim gezegenler, uzayda uçmak ve astral gezmek; benim
normalim bunlardı. Bunların hepsi için Yaradan’a minnettarım. Yıllar içinde
şifacılık yeteneğim tabii ki gelişti. O zamanlar uyumlamalar yoktu. Usui Reiki
varsa bile benim çevremde bu bilgiye sahip olan yoktu. 18 yaşımdaydım. Kendi
bildiğim yöntemlerle doğuştan olan bio enerjim ile şifa veriyordum. Sonradan
yıllar için de diğer şifa sistemleri ile tanışacak ve çok sevecek ve hatta tüm
bunlarla daha da çok gelişecektim; bilmiyordum. Şu an 4000’e yakın uyumlamam
var. Her sistemin nasıl olduğunu, ne işe yaradığını ve nasıl kullanıldığını
zaman içinde büyük bir coşkuyla öğrendim. Bu yaşamda size bunları, spiritüel
konuları ve altında yatan anlamları ve çok daha ötesini anlatmak için
görevlendirildim. Benim dünyaya gelme amacım bu. Psişik spiritüel.
Duygu Songül KAHRAMAN:Size sormamı istediğiniz bir soru
var mı? Sizin bana herhangi bir sorunuz var mı?
Özlem TUNALI:röportaj için teşekkür
ederim. Tüm okuyucularıma sevgiler yolluyorum.
Duygu Songül KAHRAMAN: YAZAR HAKKINDAKİ FİKRİM: Sizi yakınen
tanıyan birisi olarak koşulsuz sevginizi çok seviyorum. Sizin seçilmiş olarak
geldiğini Allahü Teala tarafından hissediyorum. Herkes bir görevi olarak
dünyaya gelir. Sizin göreviniz bence ilk başta ışık saçmak ve bunu çok iyi
başarıyorsunuz. İlk kitap yazdığınızı duyduğumdaki heyecanımı sanırım hiç
unutmayacağım. :) Hayatımdaki yeriniz çok başka ve iyi ki tanıdım dediğim nadir
insanlardan birisiniz. Sevgiyle gelecek de hep görüşeceğim dediğim ve hep
olması gereken birisi olarak hayatımdaki yerinizi aldınız. İyi ki varsınız.
Söyleşi için çok teşekkür ediyorum. Kitaplarınızın devamını piyasada kısa zaman
dilimlerinde görmeyi sevgiyle arzuluyorum.
Duygu Songül KAHRAMAN
https://birkitapbinyurek.blogspot.com.tr/
0 comments:
Post a Comment