Thursday, March 16, 2017

* BİR DEMET TEBESSÜM BİR TUTAM SEVGİ * * PSİKOTERAPİST REYHAN ERDOĞAN & PSİKOLOG HAYRETTİN ŞAHİN * ALFA PSİKOLOJİ YAYINLARI *



* BİR DEMET TEBESSÜM BİR TUTAM SEVGİ *
* PSİKOTERAPİST REYHAN ERDOĞAN & PSİKOLOG HAYRETTİN ŞAHİN * ALFA PSİKOLOJİ YAYINLARI *

Günlük hayatta bir çoğumuzun başına gelir. Sevdiğimiz bir arkadaşımızı anımsarız ve yarım saat sonra o çıkagelir. Uzaktayızdır ve ailemizin başına kötü bir olay geldiğini hissederiz. Aradığımızda bir kaza ya da ölüm haberini bize verirler. Bu çağda sadece madde gözlüğü ile olaylara baktığımız için çoğumuz telepatik iletişim olduğunu kabullenmiyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMUM
Kitabı yine ben bir gece de bitirdim.Bizim sıradan gördüğümüz olayları, konuları Psikolog gözüyle daha profesyonel yönden anlatılan hikayelerden oluşuyor. Yani duyguların bizi nerelere götürdüğü çok çarpıcı örnekler ile ele alınmış.
Kitabın farkındalık oluşturduğunu düşünüyorum. Bana iyi geldi. Mutlaka okuyun derim.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

3 comments:

Unknown said...

Prof.Emoto:
- Suyun bilinci var. Bizi anlıyor diyor. Şimdi saadete gelelim. Çocuğa abuk subuk bir isim verdiniz. Ve ömrü boyunca aynı isimle çağırdınız. Ne olacak bu çocuğun hali? Yahu kavanozdaki lapa sözcüklerden etkileniyor da insan nasıl etkilenmesin? Şimdi olaya bir de bu açıdan bakalım. Diyelim ki çocuğunuza “kaya” adını verdiniz. Yahu başka isim mi yok? Gerçi biz güzel isim versek de onu bozacak lakaplar buluruz. Ve çocuklarımızı severken bile “yaramaz” , “ayarsız” , “aptal” diye seviyoruz. Çocuğun vücudunun % 70’i su. Söylenen her sözcük bedenini, bilincini etkiliyor. Şimdi sevgi, barış, mutluluk, huzur içerikli kelimeler kullansak kaybımız ne olur? Kaybımız olmaz ama kazancımızın sınırsız olacağı muhakkak… Yeri gelmişken lütfen kendinize de kötü sözcükler söylemeyin. Yoksa bir süre sonra Prof.Emoto’nun aptal kavanozu gibi sizde kokarsınız, bozulursunuz. Atalarımız boşuna “bir kişiye 40 gün delisin dersen deli olur” dememişler. “Emir demiri keser”, demişler. Bende “telkin demiri eritir”, diyorum. Madem ki kelimeler vücudumuzu, kişiliğimizi etkiliyor, çocuklarımıza 70-80 yıl huzur verecek isimleri seçelim. Ağzımızdan çıkan her sözcüğün bir enerjisi var. Bir kısmı pozitif enerji bir kısmı negatif enerji. Lütfen pozitif enerjili kelimeleri kullanalım.

Unknown said...

Aşka bağlanmak
Aşka bağlanmak

Neden aşık oluyoruz? Yada neden bir başkasına bağlanıyoruz? Beyinde üretilen önemli bir hormon olan oksitosin bağlanma ve söz verme ile alakalıymış. İşte aşık olduğumuzda, empatik davrandığımızda beynin duygusal merkezleri daha fazla oksitosin salgılıyormuş.
Doğal olarak kadınlarda bir anne bebeğini emzirdiğinde üretilen ve yeni doğan ile anne arasında cinsel olmayan bir sözleşmeyi oluşturan bu kimyasal yüksek seviyede varmış. Genellikle erkeklerde düşük… Evliliği canlı tutan duygusal anlamda bağlanma hissetmelerini kolaylaştıran oksitosin seviyesini beş kez yükseltmesine sebep oluyormuş. Babalar çocuklarını yetiştirmeye yardım etmek için daha fazlasıyla, yapışıp kalıyorlarmış. Oksitosin sadece el sıkışırken ya da sevişirken dokunmayla uyarılabiliyormuş. Şimdi yabancı insanlarla tokalaşmasak mı ne? Yabancı insanlarla tokalaşmasanız da kendi çocuklarınıza dokunun. Bağlılığınız artsın efendim. Sakın eşinizin elini bırakmayın.

http://birkitapbinyurek.blogspot.com/ said...

Teşekkür ederim yorum için. sevgiler.

Post a Comment

 

Bir Kitap Bin Yürek Published @ 2014 by Ipietoon