-NURHAN IŞKIN - GEÇMİŞTEN GELEN
CELLAT - KARİNA YAYINEVİ-
(Tanıtım Bülteninden)
Yavaş, yavaş bilincinin açıldığını hissediyordu, başından sızan kan sol gözünden aşağıya doğru yüzüne akıyordu. Gayri ihtiyari kımıldamaya çalıştı. Ellerinin ve ayaklarının bağlı olduğunu anlaması çok uzun sürmedi. Artık kendine gelmişti. Hem terliyor hem de üşüyordu. Nasıl bu tuzağa düştüğünü; ne kadar aptal olduğunu kendine tekrarlayıp durdu. Hissettiği garip korkuyu anlamlandırmakta zorlanıyordu. Bağlı olduğunu bildiği halde istem dışı ellerini hareket ettirmeye çalıştı. Beyni düşünme yetisini kaybetmiş gibi sadece korkularına odaklanmıştı. Kendini zorlamaya başladı, hatırladıkları kesik kesik görüntülerdi. Zaman kavramını kaybetmişti.
Yıllar sonra özür dilemek için; Aralık ayının bu soğuk puslu gününde, ofisten acele ile çıkmış ve Eyüp’e gelmişti. Her yer kar ile kaplıydı. Villaların olduğu site, terk edilmiş korku filmlerin de ki kadar ıssız görünmüştü gözüne, sanki vücut ısısı da dışarda ki kadar eksilere düşmüştü. Anlayamadığı bir şekilde, söylendiği gibi villaların iki sokak öncesinde taksiden inmiş söylenen yere doğru ilerlerken, durup dururken ürpermişti. Üstünde durmadı, nihayet geçmişi ile yüzleşecek ve içini kemiren vicdan azabından kurtulacaktı. Üniversite öğreniminin ilk yıllın da yaptığı bir yanlış yıllarca vicdanını gölge gibi takip etmiş, bütün suçsuzluğuna rağmen onun yakasını bırakmamıştı. Her köşe dönüşünde aynı tedirginliği yaşamış, korku ile İstanbul sokaklarında dolaşmıştı. Telefonu çaldığında, içinden bir ses o günün geldiğini fısıldamıştı. Tedirgin bir ses ile cevaplamıştı gelen çağrıyı. Bir aydır sürmekte olan kedi fare avı nihayet sonuçlanacaktı…
Saygın işadamı Serhat Kuyu’nun cesedini inceleyen Komiser Aylin ve Sinan cinayet ile ilgili buldukları ipuçlarını değerlendirirken, kurbanın kolundaki dövme ile yanına bırakılan notu takip edip, katile ulaşabilecekler miydi?
Aylin Türkoğlu bir taraftan davayı soruştururken, kendi geçmişinin karanlık sokaklarında ruhunu acıtan olaylarla yüzleşebilecek miydi? Hakan ile ilişkisi, kendi korkuları yüzünden nasıl bir son ile buluşacaktı.
Katilin Özrü kitabının devamı olan, heyecanın düşmediği, kurgusu ve olay akışı ile elinizden bırakamayacağınız, Geçmişten Gelen Cellat’ı okumaya hazır mısınız?
Yavaş, yavaş bilincinin açıldığını hissediyordu, başından sızan kan sol gözünden aşağıya doğru yüzüne akıyordu. Gayri ihtiyari kımıldamaya çalıştı. Ellerinin ve ayaklarının bağlı olduğunu anlaması çok uzun sürmedi. Artık kendine gelmişti. Hem terliyor hem de üşüyordu. Nasıl bu tuzağa düştüğünü; ne kadar aptal olduğunu kendine tekrarlayıp durdu. Hissettiği garip korkuyu anlamlandırmakta zorlanıyordu. Bağlı olduğunu bildiği halde istem dışı ellerini hareket ettirmeye çalıştı. Beyni düşünme yetisini kaybetmiş gibi sadece korkularına odaklanmıştı. Kendini zorlamaya başladı, hatırladıkları kesik kesik görüntülerdi. Zaman kavramını kaybetmişti.
Yıllar sonra özür dilemek için; Aralık ayının bu soğuk puslu gününde, ofisten acele ile çıkmış ve Eyüp’e gelmişti. Her yer kar ile kaplıydı. Villaların olduğu site, terk edilmiş korku filmlerin de ki kadar ıssız görünmüştü gözüne, sanki vücut ısısı da dışarda ki kadar eksilere düşmüştü. Anlayamadığı bir şekilde, söylendiği gibi villaların iki sokak öncesinde taksiden inmiş söylenen yere doğru ilerlerken, durup dururken ürpermişti. Üstünde durmadı, nihayet geçmişi ile yüzleşecek ve içini kemiren vicdan azabından kurtulacaktı. Üniversite öğreniminin ilk yıllın da yaptığı bir yanlış yıllarca vicdanını gölge gibi takip etmiş, bütün suçsuzluğuna rağmen onun yakasını bırakmamıştı. Her köşe dönüşünde aynı tedirginliği yaşamış, korku ile İstanbul sokaklarında dolaşmıştı. Telefonu çaldığında, içinden bir ses o günün geldiğini fısıldamıştı. Tedirgin bir ses ile cevaplamıştı gelen çağrıyı. Bir aydır sürmekte olan kedi fare avı nihayet sonuçlanacaktı…
Saygın işadamı Serhat Kuyu’nun cesedini inceleyen Komiser Aylin ve Sinan cinayet ile ilgili buldukları ipuçlarını değerlendirirken, kurbanın kolundaki dövme ile yanına bırakılan notu takip edip, katile ulaşabilecekler miydi?
Aylin Türkoğlu bir taraftan davayı soruştururken, kendi geçmişinin karanlık sokaklarında ruhunu acıtan olaylarla yüzleşebilecek miydi? Hakan ile ilişkisi, kendi korkuları yüzünden nasıl bir son ile buluşacaktı.
Katilin Özrü kitabının devamı olan, heyecanın düşmediği, kurgusu ve olay akışı ile elinizden bırakamayacağınız, Geçmişten Gelen Cellat’ı okumaya hazır mısınız?
KİTAP YORUMUM
Kitabın türü Polisiye isminden de
anladığımız gibi. Yazarımızın ilk kitabı olan "Katilin Özrü" isimli
eserin devamı. Çok iyi tanınan saygın bir işadamının feci bir şekilde
öldürüldükten sonra araştırmalarına devam eden Komiser Aylin TÜRKOĞLU acaba
katile ulaşabilecek mi? Kitap gerçekten son a'na kadar asla katilin kimliğini
belli ettirmiyor ve tahmin edemiyorsunuz. Bu da kitabı heyecanlı kılan bölümü.
Size tavsiyem asla gece okumaya başlamayın :) yoksa meraktan uyuyamıyorsunuz.
Kitabın en sevdiğim bölümlerden bir tanesi ben de ilgilendiğim için sanırım
Reiki ile ilgili bilgi verilmesi. O bölümleri çok sevdim.
Ve aşk, çok güzel anlatılmış. gerçek
aşk koşulsuzdur. Kötü ve iyi gününde birbirlerinin alanlarına da saygı duyarak
yürütülür. Kıskanmadım desem yalan olur. Bence her yaralı insanın hayatında bir
Hakan olmalı diye düşünüyorum.
Aylin acaba bu ilişkinin hakkını gerçekten
verebilecek mi? Yoksa vazgeçip her şeye rağmen ayrılık kararı mı alacak?
Kitabın öğretisi çok fazla. Benim
edindiğim öğretiler şunlar;
- Eğer bir yer de bir günah varsa
susmadan tüm gücümüzü kullanarak bir canlıyı kurtarabilmeliyiz. Hiç belli olmaz
bir gün yıllar sonra bile olsa kurban biz olabiliriz.
- Gerçek ilişki koşulsuzdur. Yukarıda
bu bölümü ayrıntılı yazdım. Bu yüzden burada değinmeyeceğim.
-Aylin amaç ile araç ilişkisini
çözebilen nadir insanlardan birisi. Amacı tüm kötü insanları hak ettikleri
cezayı alabilmeleri adına Komiser olması ve mesleğini araç olarak görmesi.
Başarısı da bundan geliyor.
- Eğer başarı varsa orada mutlaka
zamansız bir mücadele, çalışma vardır.
- Kadın olmak zayıf olmamızı
gerektirmez. Kadınlar güçlüdür. Ama her güçlü kadının da başını dayamak istediği
sevdikleri olmalıdır. (Baba, eş, dayı, amca, aile dostu, erkek kardeş)
- Uyuşturucu madde asla alınmamalı.
Bunun getirdiği hatalar yıllar sonra bile bir kez bile kullansanız size
getirisi kötü olabilir.
Yani saymakla bitmiyor kitabımızın
misyonu. En önemli öğretisi ise yakalanmayacağını sanan her katil
yakalanacaktır. Kusursuz cinayet yoktur.
Geçmiş kesinlikle geleceği doğurur. Hayatı nasıl istersek öyle yaşayalım
ama bence en önemlisi İNSAN olarak yaşayalım. Kimseye zarar vermeden, kimsenin
hakkını vermeden. Kitabın en önemli öğretisi ise bana göre, tecavüzün getirdiği
sonuçlar. Yani siz unutup gittiğiniz zarar verdiğiniz insanlar, siz özel
hayatınıza dönüp çocuk çocuğa karışırken kim bilir onlar neler yaşıyor? Zarar
verdiğiniz insanlara kötü isimler ile çağırıp muamele yaparken kendi kızınıza,
ailenize zarar gelmesin istiyorsunuz. Adalet her zaman yerini bulur. Er ya da geç.
Final her zaman iyilerin olacaktır. Ben kitabımızın devamını jet hızıyla
bekliyorum. :) Yazarımız 1 yıl sonra dedi ama ben isterim ki yazarımızın
kalemini tanıyan birisi olarak yılda en az 3 eseri bizimle buluşmalı. En
sevdiğim şeyi yaptım yine okuduğum her kitapta yaptığım gibi yazarımız ile
kitabımızın konularını ele alarak fikir alışverişi yaptık ve mutlu oldum.
Değerli yazarımız Nurhan IŞKIN'a
eserini benimle buluşturduğu için teşekkür ediyorum. Mutlaka okuyun... Pişman
olmayacaksınız...
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
1 comments:
Süper bir Kitap 👏👏
Post a Comment