4 Ekim 2017 Çarşamba

* Sekiz’in Dokuz’u Gibi Ola mısın? *Kaan Metin Çelik




* Sekiz’in Dokuz’u Gibi Ola mısın?  *Kaan Metin Çelik

On gün geçti geçmedi Hakim meslektaşları onu ziyarete geldi. Dehak konuklarını ağırlarken içlerinden biri, yeni hâkimin beraberinde getirdiği dava dosyalarına bakmak istedi. Ve bunu Dehak’la paylaştı.
“-Rahatınıza bakın dostum. İstediğiniz gibi inceleyebilirsiniz. Sorunuz olursa memnuniyetle yanıtlarım.’’ Hâkim, dosyaları incelerken gözü “Sekiz’in Dokuz’u Gibi Ola mısın?” yazılı başlığa takıldı. İlginç bir başlıktı: “Hiç böyle dava başlığımı olur?’’ diye düşündü. Merakını yenemeyip hemen dosyayı aldı, açtı. Dosyanın içine yalnızca küçük bir not iliştirilmişti: “Olaylar Sekiz’in Dokuz’uyla açığa kavuştu...” Hepsi bir dipnottan ibaretti. Bir dava dosyasında başka bir açıklama bulunmamasına oldukça şaşırmıştı!
Dosyayı alıp Dehak’a sordu:
“Sekiz’in Dokuz’uyla açığa kavuşan olay nedir?’’ Arkadaşlarıyla beraber bayağı merak etmişlerdi. Bu Sekiz’in Dokuz’unu?
-“Yargılamayla mı ilgili” diye hep bir ağızdan sordular. Dehak:
İnsanların bilgiyi algılama şekilleri parmak izlerine benzer. Ekinin aslı tohumdur, tanedir. Samanın çöpüyse, değersizdir. Tıpkı yeryüzündeki insanların fiziksel görüntüsü gibi.
Bu davanın hâkimi bendim.
Hep birlikte Dehak’a bakıyorlardı. İçlerindeki merak ateş almıştı. Dehak, hissetmiş gibi devam etti: “Yükü ağır bir hikâye, dinlemeye hazır mısınız?” Gelenler vücutlarını öne doğru uzattılar.
Ve zamanın perdesi yırtıldı.
KİTAP YORUMUM
Kitabı okurken çok fazla öğretiler ile bana döndüğünü söylemeliyim.
Dehak eğer büyük günahlarından dönebildiyse herkes dönebilir. Yeter ki hatalarının insan farkına varabilsin.
Şiyan ile en yakın dostu ekmeğini sonuna kadar paylaştığı aynı evi paylaştığı can dostu Deur bir gün nefsine yenik düşüp anlaşmazlığa düştülerse de yaptıkları büyük günah ise onlara aslında tecrübe , insanlık olarak döndü.
İnsanların son hallerini görmeleri, mezardaki sonradan oluşan hallerini görmeleri onların doğru yolu bulmalarına neden oldu. Hakim Dehak bile onların bu tecrübelerini kaile alarak doğru yolu buldu ve adalet dağıtmaya başladı. O adalet dağıttıkça yaşadıkları kasaba güzelleşti.
iyilik böyle bir şeydir. Bizler iyilik yapmaya başladığımız da bize de Yaradan iyilik yapacak sorunlarımızı çözecek yardımcılar gönderir. Aslında bizler insan kılığında gelen bu kişilere insan deriz ama, asıl gerçek olan ise şudur ki Rabbimin bizlere hediye olarak gönderdiği kullarıdır onlar. Görevlerini yapmak için hayatımıza girmişlerdir. Bazıları da bize kötülük yaparlar. Yine onlara da kızmamalıyız. çünkü Yaradan onları da yine bizim ruhumuzun olgunlaşması için göndermiştir. Olaylara bakış açımızı değiştirmek bizlere gelecek yolumuzu belirlememiz de yön verir. Gerçek aşka düşen de Deur, Şiyan, Keyti, Riyat son anlarına kadar onurluca mücadele ederken Esme de durum tam tersi oldu. Nefsinin kurbanı olan Esme hatalarının bedelini çok acı bir şekilde ödedi.
Her zaman merak ederiz ölümsüzlük diye bir şey olsa acaba ne yapardık diye. İşte bunun cevabını da yine bu kitapta bulacaksınız. Her yakını öldüğün de ölmek için yalvaran bilgeyi deli sanan kasaba halkı gerçeği bilse eminim çok şaşırırdı. oysa o sadece kanını verdiği, vermek zorunda kaldığı Deur'a anlattı. ecele sevgiyle koşan bilge Deur'a yaşayacaklarını anlatarak kayboldu.
Kitapta büyük acılar yaşanmasına rağmen insanların doğruluk adına adım attıklarında neler kazandıklarını, kötülük adına adım attıklarında ise yine neler kaybettiklerine şahit olacaksınız. Kitap seriymiş. Tadına doyamadığım bu eserin devamını okumak için sabırsızlanıyorum.
Helen ve Şiyan'ın hazin gibi görünen sonu ise bizlere aslında yine gerçek aşkın mucizesini anlatıyor. inanan insanlar bilirler ki öldükten sonra da sevdiklerimiz ile beraber olacağız. Gerçek bir duygu varsa ortada hiç kimse o ilişkiyi bozamaz. Bu da en önemli öğretiydi bana göre.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

2 yorum:

Unknown dedi ki...

teşekkür ederim güzel yorumlarınız için efendim

Unknown dedi ki...

Kaan Metin Çelik teşekkür ederim güzel yorumlarınız için

Yorum Gönder

 

Bir Kitap Bin Yürek Published @ 2014 by Ipietoon