Siyah beyaz bir fotoğrafa bakar gibi geçmişe bakmak, çoğu zaman insanın içini acıtır.
Belki diye geçirirsin
içinden, belki dersin kelimeleri benzer öykülerde buluşturarak hikayeyi
büyütürsün. İçinden kimler, neler geçer?
Bir gün doğduğun,
büyüdüğün vatan diye bildiğin topraklar aniden el olur, yaban olur. At
sırtında, dağ tepe gezdiğin bu topraklar birden ayağının altından kayar gider.
Derelerinden akan suların sesi duyulmaz olur. Başının üzerinden geçen bulutlar
bile yabancılaşıverir. Nereden geldiğini, kimlerden olduğunu bılmediğin
yolculuk başlar. Neresi vatanın, neresi "gavur" eli diye düşünür durursun.
Gün gelir, alıp çok uzaklara karşı kıyılara bilmediğin topraklara zorla
götürürler, seni. Gün gelir, getirdikleri bu topraklardan tekrar alıp, zorla
koparttıklan topraklara yine zorla alıp getirirler.
Adın bazen muhacir
olur, bazen mübadil, bazen de mülteci olur. Oynanan çıkar oyunlannın dikkate
alınmayan figüranlarındandı Kıyıcı Sefa ile Yoğutçu Yanko gibi... Yüzlerce yıl
önce yani Kıyıcı Sefo'dan çok önce başlar bu hikaye...
KİTAP
YORUMUM
Tarihe ışık tutan bu eseri Tarih seven herkese
tavsiyemdir. Büyük aşklar yaşayan devlet adamları, eski padişahlar ve
mezarlarının bulunduğu yerler ve aslında yanlış bilinen doğrular bu eserde
anlatılmış. İzmir'e bakış açınız daha
güzelleşecek özellikle Tarihi yönden gezmeyi seven kişilere de ışık tutacaktır.
Kitabın bana
öğretileri arasında ise, eskidende yasak aşklar yaşanıyormuş. Entrikalar ya da
iyi insanlar ile kötü insanların savaşları o zamanlarda varmış. aslında bir
zamanlar yaşayan kişilerin hayatlarını okumayı seviyorum. Çünkü, o zamanki
hayata bakış açısı ile, bu zaman ki bakış açılarını karşılaştırmak bana keyif
veriyor ve hayata daha dik durmayı ve daha hatasız durmayı da öğretiyor.
Yazarımızın kalemine sağlık.
DUYGU SONGÜL
KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder