DEĞERLİ YAZAR TARKAN SUÇIKAR İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIMIZ
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN SORUYOR
1-BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
1975 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldim. Çocukluk yıllarında
İslam tarihi okumaları ile başlayan tarih merakım ve okumalarım dizginlenemez
şekilde devam etti. 1998 yılında Tarih öğretmeni olarak başlayan öğretmenlik
hayatıma, idareci olarak devam ediyorum. Bu arada tarih alanında yüksek
lisansımı da tamamladım. Evli ve iki çocuk babasıyım.
2-YAZMAK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? KONULARINIZIN KAYNAĞI NEREDEN
ALIYORSUNUZ?
Yazmak benim için bir tutku falan değil. Yazdıklarım yayınlanmasa
da yazacağım. Çünkü bunlar benim araştırma sonuçlarım, notlarım, bakış açılarım
ve yorumlarım. Bu nedenle bazıları gibi taraflı yazmanın önündeki en büyük
engel olarak bizatihi kendim duruyorum. Bundan başka taraflı yazabilmek için
önce kendimi kandırmam gerek ki bu mümkün değil. Her şekilde okuyacağım,
araştıracağım, düşüneceğim, yorumlayacağım zaten.
Yazmak araştırmalarımın sonuçlarını başkalarına aktarmanın bir
yolu sadece. Bir nevi öğretmenliğimin yansıması.
Konularımın kaynağı tamamen kişisel merakımdır. Ben merak
ediyorsam, bir eksiklik görüyorsam mutlaka başka merak edenler de vardır diye
düşünüyorum.
3-KAÇ TANE KİTABINIZ VAR? BUNDAN SONRA Kİ HEDEFİNİZ NEDİR?
Yayınlanmış kitaplarım:
· Padişah Anneleri
· Sultan II. Abdülhamit Taht ve Güç
· Emir Timur’un Başarı Sırları
· Ertuğrul Bey ve Dirilişe Doğru
· Emir Timur Yıldırım Bayezid XV. - XVII. Yüzyıl Osmanlı
Kroniklerinde Yıldırım Bayezid ve Timur Algısı
· Fatih Sultan Mehmed Bir Cihan Padişahı
· Osmanlı'nın Kökleri Ertuğrul Gazi
Kitaplarım dışında tarih ilmine akademik anlamda katkı sunmaya
çalışıyor ve araştırma makaleleri de kaleme alıyorum.
“Timur’un Meclisinde Mara Despina: Bir Rivayetin Tarihî Gelişimi”,
Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt 17, Sayı 2, 2017,
s.129 – 140.
Yakında “Tsar’grad Hikâyesi’nin İstanbul’un Fethinin Kaynakları
Arasındaki Yeri Üzerine” isimli bir akademik makalem ve Cem Sultan hakkında bir
araştırma eserim daha yayınlanacaktır.
Hedefim tarihte doğruların peşinden koşmak. Kaynaklar beni nereye
götürürse, hangi sonuca ulaştırırsa ödün vermeden doğruları yazmaya devam
etmek.
4- SİZCE TARİHÇİ KİMDİR? HER YAZABİLEN KİŞİ TARİHÇİ OLABİLİR Mİ?
YA DA PİYASADA KİTABI OLAN HERKES SİZCE TARİHÇİ Mİ?
Tarihçi geçmişteki olaylar hakkında doğrulara ulaşmanın peşindeki
adamdır. Adeta bir zaman yolcusu veya dedektifidir. Tarihçi kimseye hatta
kaynağa bile kesin olarak güvenmez. Babana bile güvenme derler ya. Tarihçi
kaynağın en babasına, olayın görgü tanıklarına bile kesin olarak güvenmez.
Karşılaştırır, sorgular, yorumlar, törpüler. Bir tornacı gibi bilgileri,
rivayetleri şekillendirir.
Piyasadaki her tarih yazarı tarihçi değildir. Bazıları masalcı
babadır, bazıları ideoloji peşinde koşan siyasetçi kodamanlardır, bazıları da
para peşinde koşan kopyacılardır. Tarih okumak isteyen kişi doğru tarihe
ulaşmak için okur. Yalanlara, uydurmalara kim para vermek ister? Bunun için
özellikle okunacak kişinin daha yaptıklarına, özellikle eğitim geçmişine
bakmakta fayda vardır. Zira ülkemizde tarih ve din bu anlamda ilgili ilgisiz,
eğitimli eğitimsiz çok sayıda insanın kalem oynatabildiği bahtsız bilimlerdir.
Kahve ya da cami avlusu muhabbetleri ile çok sayıda tarih ve din kitabı
yazılmakta ve basılmaktadır. Bunun bu kadar kolay olmaması gerektiğine
inanıyorum. Okurlarda bilinçli bir seçim mekanizması olsa kalifiye olmayan
kimseler kendiliğinden piyasadan silinir ama bu günleri görmek için sanırım
daha çok bekleyeceğiz.
5- SİZCE YAZARLIK MESLEK Mİ? YOKSA HOBİ Mİ?
Bana göre yazarlık meslek olması gerekirken ülkemizde genelde bir
hobi ya da ek iştir. Zira meslek bir insanın geçimini temin eden uğraş
demektir. Ancak ülkemizde kaç kişi hayatını yazarlık mesleği ile devam ettirebiliyor?
İnanın çok az insan. Çoğu kimsenin başka bir mesleği var ve yazarlık bir ek iş
ya da hobi olmaktan ileri gidemiyor.
Bu durum yani çoğu yazarın başka meslek sahibi olmak zorunda
kalması, yazılanların kalitesini ve mesaisini olumsuz etkiliyor.
6- KİTAPLARINIZIN KONUSU VE TÜRÜ NEDİR? OKURA VERMEK İSTEDİĞİNİZ
MESAJ NEDİR?
Benim konum tarih ve yazdıklarımın türü araştırma inceleme ve
biyografidir.
Okura seçici olmalarını tavsiye ediyorum. Yayınevi, yazarın
eğitimi, geçmişi, yazdıklarının akademik olarak değer ihtiva edip etmediği gibi
birçok kritere bakılması gerekir. Kapak ve isme takılmak, popülerliğe bakmak
okuyucunun maalesef kalitesiz olduğunu gösterir.
Bana göre çok satan değil, işini düzgün yapan, okuyucuyu aldatmayan,
vicdanı rahat gezen her yazar büyük yazardır. Bunun göstergesi de bu insanların
kazanmasalar da bu işi yapmaya yani yazmaya devam etmeleridir. Burada onların
emekleri ve samimiyetleri önünde saygıyla eğiliyorum.
7- YAZAN VE KİTAP ÇIKARTMAK
İSTEYENLERE BİR ŞEY SÖYLEMEK İSTER MİSİNİZ?
Yazmak okumanın, araştırmanın ve yaşanmışlığın bir sonucudur.
Yazmak bana göre bir olgunluk işidir. Bu anlamda istisnaların kaideyi
bozmadığını belirterek küçük yaşta yazmaya özenmemelerini tavsiye ediyorum.
Yazıyorlarsa bile belli bir süre beklesinler, yazdıklarını demlesinler. Arada
yeniden okusunlar. Yeni ve değişen birçok şeyin olduğunu görecekler.
Yazmak açısından tarih, sanat, felsefe, şiir veya roman arasında
bir fark yoktur. Yazar (teşbihte hata olmaz) bir eser üretirken gebeliğe benzer
bir süreç yaşar. Önce cenin misali bir fikre kapılır. Bu fikir yazarın zihninde
tefekkür, araştırma, inceleme, gözlemleme gibi süreçlerden geçerek büyür. Yazma
aşaması ise doğum gibi çok sancılı ve sıkıntılı bir süreçtir. Sonuçta nur topu
gibi bir kitabınız olur.
Senede üç, dört, beş kitap çıkartan yazarlar, üçüz, dördüz, beşiz
doğurmuyorlarsa kalitesiz işlere imza atıyorlar demektir. Ben de bu vesileyle
biraz içimi dökmüş oldum.
8- YAYINEVİ SÜRECİNİ NASIL BULUYOR SUNUZ?
Şahsım adına çalıştığım Panama Yayınlarını ve bir elin
parmaklarını geçmeyecek sayıda yayınevini ayrı tutmakla birlikte maalesef
neredeyse her işin olduğu gibi giderek bu işinde tamamen ticarete döndüğünü görüyorum.
Cebinden para vererek kitabını bastırıp sonra büyük yazar edasıyla ortada
dolanan insanları görüyorum. Çok sayıda yazarın hakkını alamadığını veya gasp edildiğini
görüyorum.
Bunun dışında bir kısım istisnalar hariç, yayınevlerinin
masrafları kısmak adına editörlük işlerine önem vermediklerini, yazılanları
sadece dil ve imla açısından (o da yaparlarsa) incelediklerini söylemek
istiyorum. Bu büyük bir eksikliktir. Bir tarih araştırmasını muhakkak son dem
de bir tarihçinin ya da bir felsefe eserini felsefecinin incelemesi gerektiğine
inanıyorum. Böyle olmadığı takdirde tarihçi veya felsefeci kafasıyla
düşünülmediğinde, cümle yapısında yapılan küçük bir değişikliğin ilmî mana da
yanlış bir sonuca gitmesi pekâlâ mümkündür.
9- SİZE SORMAMI İSTEDİĞİNİZ BİR SORU VAR MI? SİZİN BANA HERHANGİ
BİR SORUNUZ VAR MI?
Hayır. İçimizde hapsettiğimiz düşüncelerimizi dillendirme fırsatı
verdiğiniz için sizlere teşekkürler.
10- OKURLARINIZA BİR ŞEY SÖYLEMEK
İSTER MİSİNİZ?
Yalnızca kaliteli ve emek verilen işlerin, insanların peşinden
gitsinler.
BİZİMLE OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment