KISKANÇ / ABDULLAH KÜÇÜK
SAYFA SAYISI: 448
KİTAP YORUMUM: Kitaptaki olaylar 1980 yılları darbe zamanlarında
geçmektedir. Kitaptaki kahramanlardan ve konudan özet geçmem gerekirse Sencer
halaları, dedesi, ninesi, kuzenleri ile birlikte dedesi istediği için hep
birlikte yaşayan büyük bir ailedir. Annesi onun bilmediği bir nedenden dolayı 2
çocuğunu bırakıp kaçmıştır. Onun acısını Sencer büyük bir adam olduğunda da
çeker.
Bir gün halası intihar eder ve olaylar zinciri buradan başlar. Aslında
dedesi kızının intihar etmediğini cinayete kurban gittiğine inanmaktadır. ölene
kadar bunu ispatlamaya çalışsa da aile de kimse inanmadığı gibi kimse destek de
olmamıştır. Ardından kuzeni feci şekilde öldürülür. Aile dağılır. Kuzenler
gider, dede, nine ölür. Sencer ise çocukluğunda yaşadıkları ona güvensizlik ve
doğru yuva kuramamak olarak dönecektir.
Sencer karakteri ile biraz kavga
etmek istiyorum aslında. Sevmediğim erkek tipi diyebilirim. Çevremizde bu
insanlardan çok fazla bence. eşini sevmeyen sürekli boşayan, ama yine evlenen
ama asla bekar kalamayan, kadına ruhsuz muamelesi yapan ama dışarıda başka
kadınlar ile gününü gün eden. Bunu da aşk sanan tiplerden. Tuhaf olan birde
incelemeden emin olmadan habire evlenmesi. Bu da onun çocuklukta annesi
tarafından terkedilmesi kadınlara karşı onu güvensiz yapıyor ve onlara değer
vermediğini ben düşünüyorum.
İşte Sencer
aslında ruhu yaralı bir minik çocuk hala. Bunu da yazarak dindirmeye çalışıyor.
Ailede ki olayları araştırırken ciddi travvalar ve bir çok üzeri kapatılmış
entrikalar çıkıyor. İnsan ailesine güvenemez de kime güvenir ki?
ilk kitap
olan Kıskaç da Sencer'i hiç sevmedim. Sencer de kendisini sevmiyor bence. Yazar
öyle güzel kahramanları analiz etmiş ki adeta o konakta yaşıyor ve kavga
ediyorsunuz. Sonuna doğru Songül karakterini sevdim ama niye böyle bir evlilik
yaptığını da düşünmeden edemedim. Kıvılcım, vesile hala, Sencer diğer kuzen
hepsi rahatsız bir tip aslında. Zaten böyle bir konakta yaşayıp da sanmıyorum
ki insanlar sağlıklı kalabilsin. Yani sorsalar her birine " akıl
sağlığınızı nasıl koruyorsunuz? " " yok ki " derler. :) o derece
yani. İlk kitap biraz ağır okunuyor ama devamı olan Zoka'yı daha çabuk okudum.
Çünkü karakterlere aşinaydım. Kitabın 3. serisi de varmış.
Yazarımızın
kalemine bayıldım. Bu kadar karaktere can verip hepsini gözümde
canlandırabildiysem demek ki başarılı bir kurgu var ortada. 1. kitap olan
Kıskaç da Sercer bir nevi dedektiflik yaparken Zoka da ise Polislerin işe
karışması ile Polisiye tadında okuyorsunuz.
Eşi Elif'i
de sevmedim. Günümüzün fedakar tiplerinden. Eşim ne yaparsa yapsın evlilik
sürsün diyenlerden. İşte bahsettiğim toplumun evlilik evlilik diye tutturduğu
evlenmek istemeyenlere toplumdan dışlayıp sanki kendi tercihleri değil de kimse
istememiş, kapıda kalmış muamelesi yapan tipler var ya, işte onlar Elif
karakterinde olan tipler.
Belki de
içlerinde kitap okuyan Nesibe ve eşi Murat dışında hiçbiri de ne yaptıklarının
bilincinde değil. Songül yıllar sonra aileyi toparladı. İşte dedim her erkeği
adam eden kadınlar vardır ya işte onlardan. Elif o gruba girmiyor ama. İnsanın
kabul edemeyeceği değerler vardır. Saçma sapan fedakarlıklar yapılmaz. Kadınlar
ne kadar kendilerine değer verirlerse o kadar eşlerinden saygı görürler. Sencer'in
ilk 2 eşi bence daha gururlu insanlarmış ki olmayacağını anlayınca bırakmışlar.
Sanırım çok uzun bir yorum yaptım. Devamını Zoka kitabı yorumuma saklayayım. :)
DUYGU SONGÜL
KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment