Tuesday, August 18, 2020

KISKANÇ / ABDULLAH KÜÇÜK


KISKANÇ / ABDULLAH KÜÇÜK
SAYFA SAYISI: 448
KİTAP YORUMUM: Kitaptaki olaylar 1980 yılları darbe zamanlarında geçmektedir. Kitaptaki kahramanlardan ve konudan özet geçmem gerekirse Sencer halaları, dedesi, ninesi, kuzenleri ile birlikte dedesi istediği için hep birlikte yaşayan büyük bir ailedir. Annesi onun bilmediği bir nedenden dolayı 2 çocuğunu bırakıp kaçmıştır. Onun acısını Sencer büyük bir adam olduğunda da çeker.
Bir gün halası intihar eder ve olaylar zinciri buradan başlar. Aslında dedesi kızının intihar etmediğini cinayete kurban gittiğine inanmaktadır. ölene kadar bunu ispatlamaya çalışsa da aile de kimse inanmadığı gibi kimse destek de olmamıştır. Ardından kuzeni feci şekilde öldürülür. Aile dağılır. Kuzenler gider, dede, nine ölür. Sencer ise çocukluğunda yaşadıkları ona güvensizlik ve doğru yuva kuramamak olarak dönecektir.
 Sencer karakteri ile biraz kavga etmek istiyorum aslında. Sevmediğim erkek tipi diyebilirim. Çevremizde bu insanlardan çok fazla bence. eşini sevmeyen sürekli boşayan, ama yine evlenen ama asla bekar kalamayan, kadına ruhsuz muamelesi yapan ama dışarıda başka kadınlar ile gününü gün eden. Bunu da aşk sanan tiplerden. Tuhaf olan birde incelemeden emin olmadan habire evlenmesi. Bu da onun çocuklukta annesi tarafından terkedilmesi kadınlara karşı onu güvensiz yapıyor ve onlara değer vermediğini ben düşünüyorum.
İşte Sencer aslında ruhu yaralı bir minik çocuk hala. Bunu da yazarak dindirmeye çalışıyor. Ailede ki olayları araştırırken ciddi travvalar ve bir çok üzeri kapatılmış entrikalar çıkıyor. İnsan ailesine güvenemez de kime güvenir ki?
ilk kitap olan Kıskaç da Sencer'i hiç sevmedim. Sencer de kendisini sevmiyor bence. Yazar öyle güzel kahramanları analiz etmiş ki adeta o konakta yaşıyor ve kavga ediyorsunuz. Sonuna doğru Songül karakterini sevdim ama niye böyle bir evlilik yaptığını da düşünmeden edemedim. Kıvılcım, vesile hala, Sencer diğer kuzen hepsi rahatsız bir tip aslında. Zaten böyle bir konakta yaşayıp da sanmıyorum ki insanlar sağlıklı kalabilsin. Yani sorsalar her birine " akıl sağlığınızı nasıl koruyorsunuz? " " yok ki " derler. :) o derece yani. İlk kitap biraz ağır okunuyor ama devamı olan Zoka'yı daha çabuk okudum. Çünkü karakterlere aşinaydım. Kitabın 3. serisi de varmış.
Yazarımızın kalemine bayıldım. Bu kadar karaktere can verip hepsini gözümde canlandırabildiysem demek ki başarılı bir kurgu var ortada. 1. kitap olan Kıskaç da Sercer bir nevi dedektiflik yaparken Zoka da ise Polislerin işe karışması ile Polisiye tadında okuyorsunuz.
Eşi Elif'i de sevmedim. Günümüzün fedakar tiplerinden. Eşim ne yaparsa yapsın evlilik sürsün diyenlerden. İşte bahsettiğim toplumun evlilik evlilik diye tutturduğu evlenmek istemeyenlere toplumdan dışlayıp sanki kendi tercihleri değil de kimse istememiş, kapıda kalmış muamelesi yapan tipler var ya, işte onlar Elif karakterinde olan tipler.
Belki de içlerinde kitap okuyan Nesibe ve eşi Murat dışında hiçbiri de ne yaptıklarının bilincinde değil. Songül yıllar sonra aileyi toparladı. İşte dedim her erkeği adam eden kadınlar vardır ya işte onlardan. Elif o gruba girmiyor ama. İnsanın kabul edemeyeceği değerler vardır. Saçma sapan fedakarlıklar yapılmaz. Kadınlar ne kadar kendilerine değer verirlerse o kadar eşlerinden saygı görürler. Sencer'in ilk 2 eşi bence daha gururlu insanlarmış ki olmayacağını anlayınca bırakmışlar. Sanırım çok uzun bir yorum yaptım. Devamını Zoka kitabı yorumuma saklayayım.  :)
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

0 comments:

Post a Comment

 

Bir Kitap Bin Yürek Published @ 2014 by Ipietoon