DEĞERLİ
YAZARIMIZ ABDULLAH KÜÇÜK İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIMIZ
DUYGU SONGÜL
KAHRAMAN SORUYOR
1-BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Malatya’da
doğdum. Kimya mühendisiyim, Ankara’da bir bakanlıkta teknik personel olarak
çalışmaktayım. Evliyim, iki çocuğum var. Kendi halinde sıradan bir insanım
işte.
2-YAZMAK
SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? KONULARINIZIN KAYNAĞI NEREDEN ALIYORSUNUZ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Nasıl ki sabah kalkar, elimi yüzümü yıkar, tıraş olur,
kahvaltımı yaparım, yazmak da benim için öyle bir şeydir, yazmazsam, günlük
hayatımda eksiklik hissederim. Yani yazmak bir uğraş değildir benim için,
günlük yaşantım içinde yapamam gereken bir şeydir. İçme suyu ihtiyacımı
karşılamak gibi. Konularımın kaynağını nereden alıyorsunuz sorunuza gelince;
çok kısa olarak hayattan diyebilirim. Hayat, o kadar çok çeşitlilik sunuyor ki,
hani şu bakmak, görmek meselesi. Görünce yazma iştahınız kabarıyor.
3--KAÇ TANE KİTABINIZ VAR? BUNDAN SONRA Kİ HEDEFİNİZ NEDİR?
ABDULLAH KÜÇÜK : Basılmış dört kitabım var. Basılmamış daha çok, sırada
bekliyorlar. Bundan sonraki hedefim yok, daha doğrusu hayatta kendime hedef
koymam, hani ne derler, spontane yaşarım, ani şeyler beni dürtükler, mesela
yolda yürürken aklıma bir cümle gelir ya da tuhaf bir şey görürüm hemen kafamda
sahne canlanır, tuvalete sıkışmış gibi eve gitmeye sabırsızlanırım, çünkü o
sahneleri hemen yazıya döküp rahatlamam gerekir. KISKAÇ öyle doğmuştu, yürüyüş
yaparken ülkemin yakın geçmişini, kırkına gelmiş taşra erkeklerinin
bunalımlarını, akılsızlıklarımızı, atlattığımız badireleri ve kadınları
düşünüyordum, birden aklıma büyükçe bir konak geldi, içerisinde envai türlü
karakterden insanlar olan, yazmaya başlayınca kervan yolda dizildi.
4- SİZCE
YAZAR VE ŞAİR KİMDİR? HER YAZABİLEN KİŞİ YAZAR VE ŞAİR OLABİLİR Mİ? YA DA
PİYASADA KİTABI OLAN HERKES SİZCE YAZAR VE ŞAİR Mİ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Öncelikle şair kısmını ayıralım, çünkü şair tamamen
Allah vergisi bir yetenek, eğer yetenek yoksa ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne
kadar yırtınırsanız yırtının sizden şair çıkmaz, hep denir ya, şair doğulur,
sonradan olunmaz. Düz yazıya gelince, eğer biraz yeteneğiniz varsa, ama çok
çalışıp, çok okuyarak yazar olabilirsiniz, tabii buna siz değil piyasa karar
verir. Piyasada kitabı olanlara gelince, buna kendimi örnek verebilirim,
piyasada dört kitabım var ama kendimi yazar olarak görmüyorum, göreceğimi de
sanmıyorum. O ‘tepeye’ varmaya niyetli değilim.
5- SİZCE
YAZARLIK MESLEK Mİ? YOKSA HOBİ Mİ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Kimilerine göre meslektir, hayatlarını yazarak idame
ettiriyorlardır. Kimilerine göre de hobi, onlar için yaşantılarında boş zaman
değerlendirmesidir. Benim içinse yazarlık ne meslek ne de hobidir, ikinci
sorunuzda verdiğim cevap gibi, yazarlık benim için asla vazgeçemeyeceğim bir
yaşam biçimidir.
6-
KİTAPLARINIZIN KONUSU VE TÜRÜ NEDİR? OKURA VERMEK İSTEDİĞİNİZ MESAJ NEDİR?
ABDULLAH KÜÇÜK : Yazmaya başladığımda konu düşünmemiştim, sadece
yazıyordum, nasıl aç bir insan yemeğe girişir, öylesine dalmıştım. Bu neyin
birikimiydi bilmiyordum, bir boksörün antrenmanda kum torbasını yumruklaması
gibi, ben de hayatı yumrukluyordum. Aradan epey zaman geçip, dönüp yazdıklarımı
okuyunca hepsinin saçmalık olduğunu gördüm. Çoğunu yırtıp attım, düzeltilecek
gibi değillerdi. Anladım ki bu iş öyle çalakalem yazarak olmuyordu, bir kurgu,
bir düzen falan olmalıydı, en önemlisi konu belirlemeliydim. Konunun
üstatlarının yazılarını okudum, eğer bir polisiye, fantastik, psikolojik,
tarih, aşk vesair konularından birini seçmişseniz işiniz kolaydı. Ben öyle bir
sınıflandırmadan yana değildim. ‘Ortaya karışık’ yazıyordum. Mesela bazı
okurlar KISKAÇ’ı, içinde her şey olan aşure çorbasına benzetmişlerdi. Bu
doğruydu, hoşuma gitti ama aynı okurlar kitabın devamını istediklerinde, hiç
aklımda yokken oturup yazmaya başladım, ZOKA doğdu, konusu olan bir POLİSİYE.
Ardından devamı geldi, ikinci POLİSİYE yazdım. O henüz yayınlanmadı. Okura
vermek istediğim mesaj ise: Hani aynanın karşısına geçtiğinizde, bir eksiklik,
hoş olmayan bir şey görüp düzeltirsiniz ya üstünüzü başınızı, benim anlayışıma
göre roman yazarı mesajını böyle verir, ayna tutar, bak der, gören görür,
görmeyen görmez.
7- YAZAN VE
KİTAP ÇIKARTMAK İSTEYENLERE BİR ŞEY SÖYLEMEK İSTER MİSİNİZ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Yazan kişinin
muhakkak bir dünya görüşü vardır, günlük hayatında bin türlü şeye katılabilir,
herhangi bir ideolojiye de yatkın olabilir, fakat oturup roman yazmaya
başladığında kendi görüş ve ideolojisini dayatmamalı, dürüst, objektif olmalı,
biraz önce söylediğim gibi topluma ayna tutmalıdır. Ayrıca kişileri hayat
içerisindeki duruşlarıyla canlandırmalıdır. Buna, ‘betimleme dürüstlüğü’
denebilir. Ayrıca romanlar, günlük yaşamdan ayrı bir takım özellikle taşır;
günlük yaşamımız gelişigüzel hareketlerle, konuşmalarla vesaire doludur,
yazarken en küçük ayrıntıya kadar her şeyin 'işlevsel' olmasına dikkat etmek
gerekir. Küçük, görülmeyen, gerçekçi ayrıntılar anlatıma inandırıcılık,
canlılık kazandırır. Bir üçüncüsü de; ne kadar yetenekli olursanız olun,
yeterince kendinizi hayattan aldıklarınızla beslemiyor, yeterince okumuyor,
çalışmıyorsanız yetenek bir noktaya kadardır. Dördüncüsü; sade, kısa, özlü,
temiz ve duru bir dil kullanmak.
8- YAYINEVİ
SÜRECİNİ NASIL BULUYOR SUNUZ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Benim için hep sancılı bir süreç olmuştur, o piyasada
birilerini tanımıyorsanız, referansınız yoksa yazdığınız metin ne kadar düzgün
olursa olsun, basılıp yayımlanana kadar geçen süreç, sancılı geçer. Bir kadının
zor geçen hamilelik dönemine benzetirim. Metni değerlendirmeleri altı ayı
geçer, bazen ikinci okuma sürecinde denir, hemşireden baba oldunuz haberini
bekler gibi kıvranıp durursunuz. Bazen dosyanız okunmadan reddedilir. Bunu
anlar, düşük yapmış bir anne gibi üzülürsünüz. Artık günümüzde kitap
yayınlatmanın çeşitli yolları var. Eğer paranız varsa kitabınızı basacak
yayınevi bulabilirsiniz, bu da ayrı bir süreçtir.
9- SİZE SORMAMI İSTEDİĞİNİZ BİR SORU VAR MI? SİZİN BANA HERHANGİ BİR
SORUNUZ VAR MI?
ABDULLAH KÜÇÜK : Kıskaç romanı siz yorumlamış olsaydınız kısaca neler
yazardınız diye sorsaydınız eğer, cevabım şöyle: Aldatmalar, aşklar, ilişkiler,
evlilikler her yere kök salmış bir baskının ağırlığı altında ezilirken,
yaşamlar hep kıskaçta, aklın kullanılmadığı ve kullanılmasının istenmediği
ortamlarda sürüp gitmektedir. Romana konu edilen o kurgusal konak, konak
yaşantısının alt metinleri her ne kadar bir kurgu olsa da birçok yönden
yaşadığım ülkeye benzemektedir. Benim sormak istediğim bir soru yoktur.
10-
OKURLARINIZA BİR ŞEY SÖYLEMEK İSTER MİSİNİZ?
ABDULLAH KÜÇÜK : Her ne düşünürlerse düşünsünler, romanlarım hakkında
görüşlerini bildirmelerini isterim, olumlu ya da olumsuz her bir görüş benim
için kıymetlidir. Güzel sorularınız için çok teşekkür ederim.
BİZİMLE
OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
DUYGU SONGÜL
KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment