Mustafa'nın Elleri
SAYFA
SAYISI: 156
Ben
oyun oynamayı bilmiyorum Zuhal... Çünkü, güneşten, bahçeden ve senin sıcağından
korkan bir çocuğum ben. Başımda berbat bir dünya dönüyor ve bu dünyayı kim
durduracak bilmiyorum. Şehrin gürültüsü başımı helezonik mengenelerde sıkıyor.
Başımın üstünden hayırsız bir serçe geçiyor. Kanatları korkunç uğultularla inip
kalkıyor. Yüzümün nasıl ekşidiğini görüyor musun? Serçenin gagasının zulmünden
nasıl kaçacağımı da bilmiyorum. Ben hiçbir şey bilmeyen bir çocuğum Zuhal, bana
soru sorma...
- Bu hal nereye varacak öyleyse?
- Bu hal nereye varacak öyleyse?
kitap yorumum: Yazarımız bir kaç
katıldığı hikaye yarışmalarında kazandığı hikayeleri kitaplaştırmış.
Hikayelerin ana noktası hayatın bazı insanlara neler yaşattığı, ya da nasıl
baktığı ile alakalı hikayeler olduğunu söyleyebilirim.
Hepsi de dram ve tahminime göre
yaşanmış hikayeler. Bütün hikayeler çok dram ama BAYRAM SABAHI isimli hikayeyi
okurken çok üzülüyor insan. Hiç bir çocuk babasız ve anasız büyümek istemez.
Hiç bir çocuk asla fakir ve sefalet içinde büyümek istemez. Bütün çocuklar en
doğal hakları olan şeker yiyebilmeliler.
Ne diyebilir ki insan. Hayat bazen
adil olmayabiliyor. Ha o çocuklar büyüyünce belki de daha güçlü olacaklar orası
da ayrı bir mesele.
Çocuklar hep mutlu olması dileğimle.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment