*SOĞUK MAVİ KIRMIZI
TOPRAK GELİBOLU MÜDAFAASI *
*ŞERİFE BALKAŞ GÜLSEÇGİN*
tasında Anadolu topraklarına girer.Babası James Camilton, Akdeniz Kuvvetler Komutanı olarak aynı yerde “Çanakkale’yi geçmek, İstanbul’u ele geçirmek” amacıyla görevlendirilmiştir.
Binbaşı Tevfik; yakışıklı, dürüst, mert, cesur ve vatan aşkından başka hiçbir şeyi gözü görmeyen bir genç subaydır. Gelibolu Savunması için görevlendirilmiştir. Burada çok zor şartlarda askerleri ile savunma yaparken hiç beklemediği bir olayla karşılaşır. Bir İngiliz gazeteci kız Türk topraklarında silah kullanırken yakalanmış ve Binbaşı Tevfik’in huzuruna getirilmiştir. Kızın Türkler’e nefret dolu tavrına çok üzülen Binbaşı Tevfik, bu konuda bir şeyler yapmanın çok gerekli olduğunu düşünür.
KİTAP YORUMUM
Çanakkale Savaşında Türklerin
ülkelerini korumak adına tüm imkansızlıklar varken o zorlu şartlarda bile aç,
susuz, kıyafetsiz, uykusuz hem ibadetlerini aksatmadan hem de ölümüne savaşmaları,
ölümden korkmamaları düşmanlarını ürkütmüş ve geri çekilmeye mecbur
bırakmıştır.
Allahın müslümanlara yardım ettiği olağandışı
olayların olmasında anlıyoruz. Kitap bence mucizeler ile dolu. Tarihe ışık
tutması ayrı bir lezzet katıyor.
Kitap anladığınız üzere gerçekten çok
üzücü sahnelere tanıklık ediyorsunuz. Kaldı ki o insanlar bizzat yaşadılar ve
ben sadece okurken bile tüylerim diken diken oldu. Rabbim bu vatanı canı, kanı
pahasına koruyanlardan bin kat Razı olsun. Yaşları küçüktü ama imanları
büyüktü. Allaha sığınan bu küçük bedenler genç yaşta olgunlaşmak, büyümek
zorunda kaldılar.
İşte bu kadar imkansızlıklar içinde
yaşanan tertemiz bir aşka şahitlik edeceksiniz. Türklere nefret besleyen,
kulaktan dolma bilgiler ile barbar diye nitelendiren İngiliz kızı acaba Binbaşı
Tevfik'e duyduğu aşk ile gerçekleri görebilecek mi?
Kitabın yine öğretileri çok fazla.
- Eğer ortada gerçek bir aşk varsa
şartların ne kadar ağır olursa olsun güzel şeyler olabilir. Ama kavuşmak demek
sadece kavuşmak değildir bazen. Emektir aşk, bir yoldan, diğer yola düşmektir.
-En önemli görev yine burada
kadınlara düştüğü çok net anlatılmış. Eğer ortada bir evlilik varsa kadınların
eşlerine nasıl davranmaları gerektiği, erkeğinde aynı şekilde eşine nasıl
davranması gerektiği anlatılmış.
- Bir şey daha dikkatimi çekti ki,
eskiden bu kadar çok belki de okul olmamasına rağmen eğitim daha düzgünmüş. Gelinlerini
bile yetiştirmek ve bir konak nasıl yönetilir öğretmek kayınvalidelere
düşüyordu. eğitilen gelin de saygı da asla kusur etmeden, öf demeden
dinliyorlardı. Oysa şimdi modern yaşam adı altında kimse, kimseyi dinlemiyor.
Belki de boşanmalar bu yüzden arttı diye düşünüyorum ben bu değerli eserleri
okudukça. Birde Kayınvalidelerin egoları yokmuş o zamanlar. Gerçekten öğretmek
adına bir şeyler gelinlerine anlatıyorlardı ve onlarda öğreniyorlarmış. Bu
yıllarca devam etmiş.
Kitabın devamı KURTULUŞ SAVAŞINI
anlatan AND isimli roman ile aynı kadroda devam edecekmiş. Ama henüz piyasada
olmadığı için acayip meraktayım şuan. Aklımda sürekli senaryo yazdım. Binbaşı
Tevfik yine savaşa gidecek tabi ki. Acaba eşinin gazetecilik yapmasına izin
verir mi ? diye aklımda deli sorular. Bir an önce piyasaya çıkmasını diliyorum.
Bu yazarımızın okuduğum 3. kitabı ve
kalemini çok sevdim. Bir kere gerçekler anlatılıyor en önemlisi bu. O şartlarda
bile umut aşılayan eserler olması beni ayrı mutlu etti.
Diğer eserleri ise;
-SARIKAMIŞ ALLAHUEKBER DAĞLARI
-MAVİ BONCUKLU ÇARIKLAR BALKAN DRAMI
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment