Egosu
yüksek biriyle tartışmaya girmeyin, hep siz zararlı çıkarsınız. Ego der ki; hep
ben. Asla siz demez. Hep bir üste çıkma zafer kazanma tutumu gereksinimi
vardır. En güzeli bu tür kişileri hayatınızdan tamamen elemek, yok saymaktır.
Bir insana vereceğiniz en güzel asil cevap suskunluğunu korumak, konuşmamak,
hatırlamamak ve görmezden gelmektir. En etkin ceza budur.
2.şansı
hak eden 1. şansı asla kaybetmezdi. Birine 2. hatta bir çok şans tanımanın
anlamı şudur. Ben senin bana hata yapmanı kabul ediyorum. Daha doymadım gel
biraz daha ağzıma et demektir. Bu tür gereksiz şans tanımak ise insanın
kendisine saygısı ile ilintilidir. Yani kendisine saygı duyan hiç kimse
defalarca şans tanımamalı. Ben şu ana kadar değişeni hiç görmedim. olduğu yerde
kırk yıl sonra karşılaşsanız bile sayanları gördüm. Zaten kimse, başkası için
değişmemeli ve mecburi istikamet olmamalı. Bu da kendimize olan saygı ile ilintilidir
diye düşünüyorum. Ha buna şefkat, sevgi de diyebilirsiniz şans tanımanın ama
ben tecrübe dahilinde artık bunu kabul etmiyorum.
Seni
seven ile, kullananı ayırt ettin mi tamamdır. Hayat daha kolaylaşacaktır. Tabi
ki buna birazda iç sesimiz , sol taraf meselesi diyorum ben kendi adıma. İç
sesim artık beni kolay yanıltmıyor. Böylece hayatımdan elenmesi gereken
gereksiz elementler elendi. Yerine sevgi dilini konuşan dostlarım geldi.
Boşluklar bu şekilde doldu ve dolmaya devam etti. Eskiden biten her şeye üzülen
günlerce kendine gelemeyen ben, şu an ise şükrediyorum Yaradan’a. Benim adıma
hayatıma zararı olacak birini elediği için. Sevgi ile alkışlar eşliğinde
uğurluyorum. Değerimizin farkına vardığımız da bazı şeyler kendiliğinden yoluna
giriyor.
Kapıya
yakın olan, sizi gitmek için hep sürekli tehdit eden birilerini hayatınızda
tutmayın derim. Çünkü birini severseniz eğer ama gerçekten severseniz onu
kaybetmek için kırk takla atmak yerine, elde tutmak için pamuklara sararsınız.
Seven hiç kimse üzmez, kırmaz, hakaret etmez. Seven insan karşı tarafı hataları
ile kabul eder ve sadece kimsenin olmadığı mekanda hatalarını sevgi dili ile
anlatır. Diğerleri ise egosunu tatmin etmek adına sürekli karşı tarafın ona
verdiği değeri
bağımlılık olarak algılar ve saçmalamaya devam eder. Unutulmaması gereken bir
şey var ki, hiçbir taht bir ömür sürmez. Gün gelir bizsiz kalacak diye tehdit
ettiğimiz bireyler seçimlerini yapar ve bizi omuzlarından atarlar. Sonra bunun
adı ihanet olur, aldatmaca olur. Oysa gerçek adı ise sadece gerçekleri
yaşamanın vakti gelmiştir. Seçim bize ait ya üzüleceğiz ya da sevgi dilini
kullananları hayatımızda tutacağız.
Birini
seversen her şeyini seversin. Kirpik uçlarına kadar, ayak parmaklarına kadar,
hayatındaki tüm değerlere kadar. Sadece tipi sevemezsin ya da ruhunu. Bunun adı
ise çıkarcılık olur, kendini kandırmak olur. Ya sevmeyi bilmiyorsundur, ya da
bir çıkar elde etmek istiyorsundur. Adam gibi sevmek vardır ya hani, gözlerini
alamazsan. Her hali güzeldir. Siz uyurken saatlerce birini sadece izlediniz mi?
Bu gerçek bir aşktır. Ya da saatlerce konuşmadan bakışabildiniz mi? Peki
konuşma dilini kullanmadan, konuşabildiniz mi? Gerçek sevenler kirpik ucundaki
serzenişten bile ne demek istediğini anlar. Böyle bir aşka varsa ki var herkes
ölmeden mutlaka yaşamalı. Çıkarsız hiç bir şey beklemeden, koşulsuz.
Minik bir cümle ile sevenlerin sevdiğine seslendiği olması
gerektiği gibi seslenmek istiyorum;
“Eyy
Kirpik uçlarına kadar sevdiğim adam,
Gecenin
karanlığında uyumalısın yüreğimde ve ben gelene kadar sessizce. “
DUYGU
SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment