DEĞERLİ YAZARIMIZ
Ayça MUTLUCAN İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIMIZ
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN SORUYOR
1-BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Ayça MUTLUCAN : 25 Mart’ta İçel’de doğdum, babamın
mesleği gereği Mardin, İstanbul ve en son Antalya’ya taşındık ve hala burada
yaşıyorum. Turizm ve Sosyoloji bölümlerinden mezunum ama hayatımı roman yazmaya
adadım.
2-YAZMAK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? KONULARINIZIN
KAYNAĞI NEREDEN ALIYORSUNUZ?
Ayça MUTLUCAN : Her zaman söylerim, gerçek bir
yazar için yazmak, yemek içmek gibi gerekli ve vazgeçilemez bir ihtiyaçtır.
Kendimizi ifade etme biçimimizdir. Bir yazarın kafasında, o istemese bile,
sayısız hikaye ve karakter dolanır ve hikayesini anlatmasını talep eder, biz de
bunu bir ihtiyaç olarak yapmak zorundayız.
Ben de hikayelerimin kaynağı olarak genelde tarih,
mit ve bazen de rüyalarımı seçiyorum. Aslında bir yazar, hayatın kendisinden
beslenir ama hangi noktasından besleneceği onun kişisel eğilimine göre değişir.
Demek istediğim bazıları kendi kişisel olumsuz deneyimlerini kaynak olarak
kullanarak hikaye kaleme alır, bazıları ise ben gibi insanların tarihini yahut
toplumsal hayal gücünü kullanarak... Yani özünde her şey bir yaşanmışlık ve
insana dayanıyor, sadece farklı renklerde ve şekillerde ortaya çıkıyor.
3-KAÇ TANE KİTABINIZ VAR? BUNDAN SONRA Kİ
HEDEFİNİZ NEDİR?
Ayça MUTLUCAN :Basılmış üç kitabım var ve inşallah
4. yolda. Bundan sonra da daha fazla hikaye ile insanlara daha fazla şeyler
anlatmak ve onlara hikayelerimle hem umut hem de iyi örnek olmak istiyorum.
4- SİZCE YAZAR VE ŞAİR KİMDİR? HER YAZABİLEN KİŞİ
YAZAR VE ŞAİR OLABİLİR Mİ? YA DA PİYASADA KİTABI OLAN HERKES SİZCE YAZAR VE
ŞAİR Mİ?
Ayça MUTLUCAN : Kimsenin hayalleriyle oynamak
istemem ya da yaptıklarını küçümsemek istemem ama bence değildir. Evet, herkes
eline kalem aldığı zaman bir hikaye ve şiir yazabilir ama daha önce de
bahsettiğim gibi gerçek bir yazar(buna şairi de ekleyebiliriz sanırım) için
yazma eylemi bir ihtiyaçtır ve sen istemesen bile hikayeler ve karakterler sana
hücum eder ve yazman için seni zorlar. Yazma eylemi asla bırakılacak bir şey
değildir. Bırakıyorsan, bırakmayı istiyorsan zaten bırak çünkü bu demektir ki
sen sadece yazmaya heves etmişsindir.
“Ben bir hikaye yazmak istiyorum, acaba ne
yazsam?” diye düşünüp günlerinizi ilham aramakla geçiriyorsanız buna yazarlık
demek biraz güçtür. En azından kurgu yazarlığı için bunu söyleyebilirim ama
elbette ki her yazarın, zaman zaman tıkandığı ve ilham musluklarının kapalı
olduğu dönemler vardır. Böyle bir dönemden geçiyorsanız kendiniz için olumsuz
düşünmeyin. Kafanızı dağıtın, başka şeylere odaklanın ve beslenmeye devam edin.
Eninde sonunda tekrar yazmaya döneceksiniz, şahsen iki senem bu şekilde geçti
ve sonunda bir hikaye tekrar beni yazmaya zorladı. Şu an yeni romanıma başladım
ve inşallah umduğum gibi giderse güzel bir tarihi hikayeyi okuyucularla
buluşturmak istiyorum. Şahsen yeni girdiğim bu evrendeki hikaye ve
karakterlerimle tanıştığım için çok heyecanlıyım.
5- SİZCE YAZARLIK MESLEK Mİ? YOKSA HOBİ Mİ?
Ayça MUTLUCAN :İkisi de değil. Bir şeye meslek
olarak yaklaşırsan zaten zevk alman güçleşir ama bir şeye hobi gözüyle bakmak
da o şeyin geçici bir heves olduğu ve sonunda onu yapmaktan sıkılacağını
gösterir.
Yazarlık bir ihtiyaçtır, bir hayat biçimidir.
Bizim gibi insanlar kendilerini en iyi yazarak ifade eder, bu yüzden yazmaktan
vazgeçmek bizi bunalıma sokabilir.
6- KİTAPLARINIZIN KONUSU VE TÜRÜ NEDİR? OKURA
VERMEK İSTEDİĞİNİZ MESAJ NEDİR?
Ayça MUTLUCAN :Yeni
şeylere, ilham geldiği sürece, açığım ama genelde tarihi fantastik yazıyorum
çünkü beslendiğim alan bu. Okurlara hem tarihi sevdirmek hem Türk fantastiğinin
de en az Batı fantastiği kadar iyi ve gelişmiş olduğunu göstermek istiyorum.
Ayrıca yazdıklarımın insanları doğru yönlendirmesini, örnek olmasını ve ders verici
olmasını da istiyorum. Piyasada insanlara kötü örnek olan, yanlış yönlendiren
yeterince kitap, film ve dizi var. Bu hastalığa karşı bir aşı olmak istiyorum.
İnşallah olurum.
7- YAZAN VE KİTAP ÇIKARTMAK İSTEYENLERE BİR ŞEY
SÖYLEMEK İSTER MİSİNİZ?
Ayça MUTLUCAN : İlk önce yazmayı bir hobi olarak
mı yoksa bir “ihtiyaç” olarak mı yaptığınızdan emin olun. Bir hobi ya da meslek
ise yazmayı lütfen bırakın çünkü arkası gelmeyecek ve kendinizi gerçek anlamda
geliştirmeniz ve başarılı olmanız pek olası değildir. Boşa zaman kaybetmek
yerine sizi gerçek anlamda ifade eden başka bir uğraşa yönlenmelisiniz.
Bir ihtiyaç olduğuna karar verdiyseniz de o zaman
sakın ola ki yazdığını ilk hikayelerin, yayınevleri tarafından kapışılıp çok
satanlara gireceğiniz yanılgısına düşmeyin. Bu asla olmayacak, belki çok
istisna olan orana mensup olursanız, o başka... Ama çöle kar yağma olasılığı
daha yüksektir.
Bugün adından söz ettiren hiçbir iyi yazarın ilk
kitapları yayınevleri tarafından kapışılmadı ya da çok satanlara girmedi hatta
ilk yazdıklarını hiç yayımlayamayanlar bile var. Yazma yeteneği, siz yazmaya
devam ettiğiniz sürece gelişir ve her bir yazar, ilk romanını yayımlama kararı
alana kadar öncesinde sayısız hikaye denemesi yapmıştır ama onları yayımlamaya
kalkma hatasına da düşmemiştir.
Yazmayı anne karnında öğrenmediniz, haliyle bir
hikaye sona erdiğinde harika bir hikaye olmasını beklemeyin ama o hikayeyi da
asla atmayın. Bir başlangıç noktanızın olması ileride sizin ne kadar yol
katettiğinize dair bir hatırlatıcı olarak hizmet edecektir.
Şahsi tavsiyem kısa hikayeler yazmakla başlayın,
bir roman değil. Bol bol yazın ve kendinizi gerçekten hazır hissettiğinizde,
bir hikaye sizin kafanıza balyozla vurup, yazılmayı talep ettiğinde, o hikayeyi
yazın.
8- YAYINEVİ SÜRECİNİ NASIL BULUYOR SUNUZ?
Ayça MUTLUCAN : Kelimenin tam anlamıyla “rezalet”
Diğer ülkeleri bilemiyorum ama bizim ülkemizde içler acısı bir süreç söz
konusu. En rezil hikayeyi bile yayımlayabiliyorlar, sırf yazan kişi ünlü diye
yahut bir Wattpad’da milyonlar
tarafından okundu diye. Bazı yayınevlerinin yazarın kendi “reklamını yapacak”
durumda olmasını bile talep ediyor. O zaman size ne gerek var ki? Çocuk
hikayeleri ise daha ayrı bir felaket, daha yeni bir sözde çocuk hikaye yazarının
kitabında uygunsuz noktalar olduğu ortaya çıktı, geçmişte de böyle örnekler
var. Diğer yandan harika hikayeleri olan yazar adayları sürecin dışına itiliyor
ve onlar da kendilerine bir yer bulmak için yıllarını harcıyor.
Her yayınevi için söyleyemem ama genel olarak
yayınevlerinin sorunu nedir, ne yapmaya çalışıyorlar anlamakta zorlanıyorum. Şu
bir gerçek ki bu sistem kökten değişmek zorunda.
9- SİZE SORMAMI İSTEDİĞİNİZ BİR SORU VAR MI? SİZİN
BANA HERHANGİ BİR SORUNUZ VAR MI?
Ayça MUTLUCAN : Hayır, teşekkürler. Sanırım ifade
etmek istediğim her şeyi sormuşsunuz.
10- OKURLARINIZA BİR ŞEY SÖYLEMEK İSTER MİSİNİZ?
Ayça MUTLUCAN : Unutmayın ki yazarlık, uzun vadeli
bir yatırım gerektirir, kısa vadede hiçbir şey elde edemezsiniz.
BİZİMLE OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment