Aşka Yağmur Karıştı/Gülsüm AYIŞIĞI

Aşka Yağmur Karıştı/Gülsüm AYIŞIĞI

KİTAP SAYISI:214

Hiç gitmeyecek gibi düşündüğüm sen, anladım ki gidebiliyormuşsun. Şimdi öyle bir hayat var ki önümde, gülmem mahkûm, ağlamam mapus, yaşamım ise bir gardiyan. Belki beni hiç sevmedin, ben ısrarımla seni üzerime aldım, bilemiyorum… Aklıma takılan bir soru var ; kokunu duymadan yaşayabilecek miyim ? Çünkü noktası konmuş cümle gibi solumamı durdurdun sen.

Yüreğinde toplar bavullarını, sevdalısına yazdığı bu mektubu sıkar avuçlarında ve hasret, üzüntü, acı biletini keser kendine… Yolların şamarını yüzünde hissederek, bilinmezlere doğru, yürür, yürür, yürür…
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMUM: Anadolu'dan İstanbul'a göç eden bir ailenin dramını anlatıyor kitap.

Babası ve annesi onların okuyup hayata katılmalarını ve ayaklarının üzerinde durmalarını istemişti. Aslında Berrin ve Fatma bunu başarmıştı da. Hatta Berrin güzel bir yerde çalışarak kendi ayakları üzerinde durabiliyordu.

Berrin'i çıkmaza hazin sona getiren aslında hiç tanımadığı birine aşık olması mı? Yoksa aile baskısı mı? Yada iletişim kopukluğu mu? Bana sorarsanız iletişim kopukluğu derdim.

Fidan ise yazgısı küçük iken yazılmıştı belki de. Aile içindeki kişilere güvenmeyiz de kime güvenebiliriz ki? Aile içi tecavüzlerin yer aldığı bir toplumda yaşamak ne kadar acı hepimiz biliyoruz. Yazarımız bu konuya da kitabında yer vermiş.

Celal ise özgüven eksikliğinin verdiği karakterini tamiri için yanlış boyutlarda dolaştı. Uyuşturucunun zararlarına da değinmiş yazarımız.

Misyonu olan bir kitap kesinlikle. Eğer içinden alınması gereken dersleri alırsanız size çok şey katacağı kesin.

Toplumun kanayan yarası uyuşturucu, tecavüzler, şiddet, toplum baskısı, İstanbul'a tüm umutları ile gelen bir aileyi yok etti. Kalanlar ise bir daha asla eskisi gibi olmayacaklardı.

Bazen mekanda değiştirseniz kaderinizden kaçamazsınız. Çünkü doğru ile yanlışlar yeni bir Şehir'e alışma çabaları bazen insanın büyük hatalar yapmasına neden olabilir. Önemli olan hatalardan ders almaktı ama bunu da  başaramadılar.

En büyük hata da belki de kimsenin, kimse ile yeteri kadar sağlıklı bir şekilde iletişim kurmamasıydı. eğer kurulmuş olsaydı fidan için, Berrin ve Fırat için bir şeyler yapılabilirdi. Korkutarak  çocuklarınızı yanlıştan döndüremezsiniz. Ancak onları yalan söylemeye teşfik eder, sevgiyi yanlış yerlerde aramalarına neden olursunuz.

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN