Papatyalar Solarken
kitap
sayısı: 128
Hisler,
yaşadıklarınızı taşıyabildiğiniz kadar sizindir. Eğer taşıyamıyorsanız onlar
his değil hevestir. Aldatanlar, ihanetleriyle hislerini öldürüp onları
heveslerine tercih ederken; ihanete uğrayanlar ise yaşananlar karşısında
yüreğinden kan gidercesine acı çekerek, okyanusta yüzen gövdesinden yara
almış kayık misali kendi duygularının fırtınasında
batıyorlardı.
KİTAP YORUMUM: Yazarın okuduğum
ikinci kitabıydı. Kitabın içinde yine toplumdan uç noktalarda konulara
değinerek yazarımız acıları dile getirmiş.
1. hikaye Melek Öğretmen de herkesin anne yada baba olmaması gerektiğini
anlıyoruz. Hatta herkesin öğretmen olmaması da gerektiğini anlıyoruz. Çünkü
öğretmen egosunu kullanmamalı, olgun ve yardımcı bir büyük olabilmeyi
başarabilmeli. Tıpkı Melek öğretmen gibi.
2. hikaye Papatyalar Solarken de,
Asya'nın hayalindeki aşk ile yaşadıkları çelişiyor. Çünkü bazen hayallerimizi
değil, bize sunulanı yaşarız. Bir erkeğin bayandan para alıp onu aldatması, iyi
niyetini kullanması, en ufak ihmalde başkasına sarılması yine toplumda
görülebilen bir çok çürümüşlüğü anlatıyor.
3. hikaye Aza Eşref de yeniliğe bir
türlü açık olmayı başaramayan bir beynin yapabildikleri anlatılmış. Ne kadar
çirkin bir beyin ki yeniliği getireni öldürürken, kendisi o gelen yeniliğin
tadını çıkartabiliyor. Yine muhtarın ikiyüzlü yüzünü görebiliyoruz. Böyle minik
yerlerde muhtarın tutumu çok önemlidir. Eşref belki de sırıf kocası kör vs diye
başkasının eşini kendi hanımıymış gibi tepe tepe kullanması belki de bulunduğu
sonu hak etti dedirttiriyor insana. Bu tür insanlar kendi eşlerine yapılsa
veryansın ederken, başkasının eşini kullanma hakkını kendinde bulabiliyor. Yine
o bölümde kahramanları ile kavga ederek okuduğum doğrudur.
4. hikaye gurbet aşk da ise, laf
olsun diye toplumun dayatması ile ilk buldukları kişilerde gerçek duygular
hariç bütün olasılıkları inceleyip evlenen 2 kişinin birden aşkı bulması ile
nasıl yanlışlığa düşüp saçmaladıklarını anlatıyor. Bana göre saçmalıktı. Çünkü
bireysel davranılamaz eğer bir aileniz varsa, çocuklarınızın içine evinize
birini alamazsınız. Böyle insanlara saygı duymadığım doğrudur.
5. hikaye Devir Değişti de ise, köyünü
özleyip yıllar sonra gelen bir çifti anlatıyor. Üzücüydü o adar söyleyeyim.
6. ve son hikaye olan İşçi umutlar da
ise, bir çocuğun aşık olduğunu sanıp bir kıza yaranmak için para kazanmaya
çalışmasını görüyoruz. Çocuk işçiler var zaten. Dönemin her zamanında oldu ve
oluyor. Bunu kimi görüyor, kimi görmüyor. Ama burada asıl olan ailenin oğluna
yeteri kadar paradan çok vakit ayıramaması ve sevgi gösterememesi derim ben.
Annesi evet belki ama babası yok ortada. Tamam imkansızlık ama o zaman çocuk
yapılmamalı eğer yeteri kadar ailesi ile konuşabilse böyle bir yaşta bir kıza
olan duygularını farklı yoldan elde etmeye çalışmayacaktı belki de.
Yazarımızın iki kitabında da
betimleme, dilbilgisi , akıcı ve güzeldi. Tavsiye ederim. Toplumda yaşanan
aksaklıklara duyarlı eserler olmuş kutlarım kendisini.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder