Not: Hayalet
|
kitap sayısı: 521
Azad Keskin, hayatta iken onun için yaşamak eğlence ve
güzel kadınlardan ibaretti. Bir gün gözlerini ormanda açtığında, eski hayat
tarzından aslında pek de bir şey değişmemişti. O, yine haylaz, vurdum duymaz
yakışıklı bir çapkındı. Tek bir fark vardı o da artık bir hayalet olduğuydu!
kitap yorumum: Bir kitap nasıl bu kadar
kalın olur ve çabucak biter sorusunun cevabını merak ediyorsanız bu kitabı
mutlaka okuyun derim. 3 günde bitirdiğim
kitabım. Nasıl başladım, nasıl bitti halen şaşkınım ve devamını büyük heyecan
ve sevgi ile bekliyorum.
Azad zengin, çapkın, eğlence peşinde
koşan bir gençtir. Bir gün kimliği belirsiz birileri tarafından vurulur macera
ondan sonra başlar. Abisi onun için üzülüp, ağlarken o hala komik, eğlenceli
bir şekilde aslında abisinin yanıbaşındadır ama tek farkla artık abisine
ulaşmak için, hatta tekrar bedenine dönebilmek için kurtarıcıya ihtiyacı
vardır. Kalp gözü açık birileri tarafından yazdığı yazı görülebilecek ve o
andan itibaren bedenine geriye dönmeye bir adım daha yaklaşacaktır.
Kitapta aşk, macera, mizah, ihanet,
dostluk, kardeşlik, vefa ne ararsanız var.
Kitabın aslında konusu dram olmasına
rağmen resmen ağız dolusu gülüyorsunuz. Bu kitap için ne yazarsam yazayım
sanırım yeteri kadar anlatamayacağımı fark ettim. Çünkü o atmosfere
girebilmeniz için okumanız şart. Azra onun koruyucusu olmayı kabul edecek mi?
Yoksa hayaleti ölüme mi terk edecek? Yeter gerçek aşkı buldum derken yoksa
kaybedecek mi?
Bazen güzel şeyleri kazanabilmek için,
kötü şeyleri atlatmak için fedakarlık yapmak durumunda kalırız. Tıpkı Yeter ve
Azra'nın yaptığı gibi. Hırs mı ? Aşk mı ? sorusunun cevabını da
bulabiliyorsunuz. Çünkü gerçek aşk öldürmez, yaşatmaya çalışır.
Kitabı okuduktan sonra keşke bizde
hayaletleri görebilsek diyeceksiniz. Bir hayalet ancak bu kadar sevimli, komik,
matrak olabilirdi.
Görseli bu kadar insanların fikirlerini
ne çabuk değiştirdiğini, insanların kalpten çok görsele neden bu kadar
takıntılı olduğunun cevaplarını Azra'nın çirkin olarak iş aramaya başlaması ile
görebiliyoruz. O bölümler de sesli güldüğüm doğrudur. aslında trajikomikti
diyebilirim.
Tuğba gibi kendine gelmeyi başaramayan
bir karakterden nefret ettim diyebilirim. Aşk bu değildi. Mete ise efsane,
yapması gerekeni yapıp duygularına kaç kişi engel olabilir ki? Azat ise büyümek zorundaydı ailesini
kaybettiğinde. Çünkü ona kalan ailesinden tek hediye kardeşiydi. Onu kaybetmeye
hazır asla değildi.
Ruhaniler, cinler, ölüler, hayaletler derken
kitap soru işaretleri ile bitiverdi.
Şimdi ne olacak o erken gelecek minik
çocuğa ? Eşlerini hatırlayabilecekler mi? Özel güçlerini hatırlayabilecek mi?
Sıradan bir insan olarak yaşarken birden değişen hayatlara alışabilecekler mi?
Kaçımız hayalet gördüğümüz de aynı ortamda normalmiş gibi davranabiliriz?
Güzel bir film olmalı buradan.
Yazarımızın hayal gücüne, kalemine
sağlık.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder