KOD ADI
PEGASUS / HALUK ÖZDİL
KİTAP SAYISI
:280
Arka Kapak Yazısı (Tanıtım
Bülteninden)
2012 yılında Mersin’in ilçesinde işlenen cinayeti, hazine
avcılarının arasındaki anlaşmazlıktan doğan sıradan bir adli olay olarak
yansıtmıştı medya. Öldürülen kişinin polis olduğu ortaya çıktığında bambaşka
bir boyut kazanmıştı bu karanlık olay. İlçenin gecekondu mahallesindeki o eski
evin altında korkunç bir sır yatıyordu; geçmişi Hitler’e kadar uzanan… Sık sık
kesilen elektrikler, çalışmayan cep telefonları, duran dijital saatler,
bağlantı kuramayan internet ağları ve zaman zaman bozulan elektronik beyne
sahip araçlar… O evin altında hazineden çok daha farklı bir şey vardı. Ve bu
korkunç sır, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında oluşturulan bir
yapılanmanın da ortaya çıkmasına sebep olur: KONSEY…
İstihbarat örgütlerinin cirit attığı büyük ilçede görünmeyen bir
savaş başlamıştır. Öyle bir oyundur ki bu, bir ucu 1939 yılında Avusturya’nın
Döllersheim Köyünde yapılan korkunç deneye, diğer ucu ABD’ye kadar
uzanmaktadır. Ne zaman başladığını ve nerede biteceğini kimse bilemez; çünkü
Şeytanla piste çıktığınızda, dansın ne zaman biteceğine siz karar veremezdiniz.
KİTAP
YORUMUM: Daha önce okuyup yorum yaptığım eserleri yazarımızın sırası ile ; Kod
5, Seçilmişler, Örümceğin Ayak İzi ve Şarkısını Söylüyordu Deniz.
Okuduğum tüm
kitaplarda da kalemini çok beğenmiş ve akıcı bulmuştum. Yazarımızın tüm kitaplarının
ortak özelliği ise, kimsenin yazmaya cesaret edemediği Tarihi gerçekleri gün
yüzüne çıkartarak yazması.
O yüzden
benim için daha çok anlam taşıyor. Bu eserinde ise, Hitler'den Türkiye'ye
uzanan Pegasus'un ne olduğu ve kimlere hizmet ettiği ve hangi yollardan kaç
kişinin bu sırra ulaşması için ödenen ciddi bedeller yazıyor. En önemli bedel
aslında yaşam hakkı ve bir çoğu da ölüyor zaten. Ölmeyip ayakta kalanlar ise,
artık eski yaşamlarını kullanamıyorlar farklı bir kimlik ile ayakta kalmak zorundalar.
Yine
saklanan gerçeklerin en önemli özelliği hem birilerinin çıkarları. Yani yorumda
çokta yazamıyorum ama tarihi gerçekleri bence tekrarlıyorum herkesin okuması
lazım.
Öldürülen
polisler, intihara sürüklenen Mühendisler, bilinçaltının bir takım akıl almaz
işlemler ile oynanması ve bir çok macera.
Ertan
isminde yazar var mı diye google 'ye bakmaktan geri kalmadım :) Aslında bu
gerçekleri okuyunca "nasıl bir dünya da yaşıyoruz? " sorusu geliyor insanın aklına ister istemez.
Şiddetin
olmadığı, sevginin kazandığı bir gelecekte tüm insanlık adına yaşamaya niyet
ediyorum. Çünkü şiddet şeytanın oyunudur, insanlığı yakışmaz, yakışmamalı.
Duygu Songül
KAHRAMAN
0 comments:
Post a Comment