KUTSAL CEHALET/AŞKINZENGİN AKKUŞ/DARK İSTANBUL
Kutsal Cehalet Kitap Açıklaması
“Onların kirlettiği suda kız çocukları yıkanıyordu”
Engizisyon’un, kurumsal kimliğinden sıyrılıp zihinlere sızmadığını mı sanıyorsunuz? Ya da İstanbul’a hiç uğramadığını?.. Eğer öyleyse, yanılıyorsunuz!.. Farklı çağlardan, farklı coğrafyalardan, farklı hayatlardan süzülüp gelerek karanlığa karşı savaşan iki kahraman… Ortaçağda bir rahibin, iktidar sarhoşluğu yaşayan kiliseye karşı verdiği savaş, 2018 İstanbul’unda Cinci Hoca’nın karısı Hanife’ye ışık tutup ona yol gösterecek. Yolları Sonuncu Köy’de kesişen bu ikilinin hikâyesi, aydınlık günlere olan inancınızı artırarak umutlarınızı yeniden yeşertecek. Yeter ki yüzünüzü aydınlığa dönün...
(Tanıtım Bülteninden)
KİTAP YORUMUM: Kadınların yaşadıklarını Ortaçağ İtalya ve günümüz 2018 yılında cinci hocanın ve ailesinin şiddetine maruz kalan Hanife'nin yaşadıklarını okuyoruz.
Kitap aslında bana göre 2 ayrı roman, ikisinde de kadının geri plana atılması, kadının çaresiz bırakılması, kadının bedeni üzerinden güç sağlama ile kendi egolarını tatmin eden zavallı bazı erkek egemenliğinde olan güçlerin yaşattıklarına tanık oluyoruz.
Kitabın konusundan biraz bahsetmem gerekirse;
Ortaçağ İtalya'da yaşayan insanlar her türlü öldürülmeye müsait ortamlarda yaşamaya çalışan mutsuz bir yaşam süren kişilerden oluşuyordu. Güzel olmakta suçtu, akıllı olmakta, hatta bazen fazla ibadet yapmakta. Egosu olan kişilerin ihbarı ile binlerce kişi sözde mahkeme de cadı suçlamalarına maruz kalarak feci şekilde işkenceden geçirildikten sonra canlı canlı yakılıyorlardı. Hiç işlemedikleri bir suçta pişmanım demek onları ölümden değil sadece daha az acı ile ölüme götürüyordu. Tabi boğulmak az acılı ölüm diye nitelendirilebilirse.
Hele ki kadınlar seks kölesi haline getirilip söz hakları ellerinden alınıyordu. Onların tek derdi aslında ya ölümünü beklemek, ya da kurtulma umudu. Bir gün bekledikleri umut geldi. Genç rahip onların umudu oldu. Yaradan'a çok bağlı olan bu adam yanlışın yanında olmamayı seçti. Ölümüne kendisi gibi düşünenleri toplayarak onlara umut aşıladı. Tabii ki kitabın sonunda kurtulan var mı sorusuna cevap vermeyeceğim. Bunun için okumanız lazım.
2018 günümüz de ise Hanife şarlatan, cinci hoca diye tabir edebileceğimiz bir hocaya 2. kuma olarak henüz çocuk yaşta verilir. Hem kuması hem de birlikte yaşadığı adam tarafından (eş diyemiyorum, hoca nikahları vardı sadece, bu da evlilik bana göre olmuyor, birliktelik oluyor. Sadece bu kılıfına uyduran kişiler bunu evlilik olarak nitelendiriyor. Evlilik kutsal bir müessese olduğundan ben birliktelik olarak tabir etmek istiyorum. ) türlü işkencelere maruz kalan, seks kölesi gibi kullanılan birisi. Annesine söylediğinde bile annesi suçu onda buluyor. Çünkü cehalet her zaman aydınlığı yenmeye müsait. Annesi de belki başka şansı olsaydı farklı olmak isteyebilirdi. Babası zaten birlikte yaşadığı adamdan farklı değil. Çocuklarını doktora götürmeleri gerekirken cinci hocaya getiren, çocukları olmak isteyen kadınların hocanın türlü sapkınlıklarına cevap vermesi, cennete gideceğiz derken saçma sapan cinsel tuzaklara düşmeleri inanılır gibi değil. işte burada eve gelen kadının verdiği kitap ile Hanife'nin önünde aydınlık günler açılıyor. Hanife bir kitap ile verdiği kadar ile yaşadıklarının kader değil, cehalet olduğunu farkedip kurtulma yoluna gidiyor.
Sonuncu köy'e varmak isteyen Hanife ona uzatılan eli sımsıkı tutacak mı?
Kitabın verdiği öğretiler çok fazla. Bazen doğru bir kitap bile hayatı bambaşka yerlere taşıyabilir.
Umudumuzu kaybetmek baştan yenilmektir. Hayat bazen inanmaya başladığımız da başlar. Hanife'ler bir çok kadınlar bazı erkekler tarafından korkulduğu için kadının gücünden onlar cinsel obje olarak görmeyi ve onları güçsüzleştirmeyi seçti. Oysa her kadın küllerinden doğmaya müsait bir Anka kuşudur. Yeter ki doğru düşünebilsin, elindeki doneleri değerlendirebilsin.
Yazarımızın kalemine sağlık. Zifiri Aydınlık kitabından sonra okuduğum 2. kitabıydı.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder