Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
|
sayfa sayısı: 112
Peyami Safa’nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye
Koğuşu, Türk edebiyatında “insan ruhunun derinliklerinde ve labirentlerinde
dolaşan ilk roman” olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması
bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından
Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar
dediği gibi, “acının ve ıstırabın yegâne kitabı” olarak hem kemiyet hem de
keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna
delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir. Romanın genç kahramanı, ayağındaki
rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde
havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine
ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa’nın Erenköyü’ndeki köşkünde
misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde
şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa’nın çocukluk ve
gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu,
hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından
insanın eşsiz bir tarifini sunuyor.
KİTAP YORUMUM: Ayağının kesilme
tehlikesi olan bir gencin ızdırap içindeki
günlerini anlatıyor. Bir taraftan umutsuz bir aşka düşmesi, onun için
mücadele edecek durumda olamaması, bir taraftan ayağının kesilmemesi için
geçirdiği korkunç hastane günleri.
Aslında hastalık dönemlerinde en önemli
şey kabullenme dönemidir. Bazı doktorlarda inadına en kötüsünü söyleyip direk
kesme yoluna gitmek isterken sadece bir tanesinin söylediği cümle çok hoşuma
gitti. "Doktorluk, bu bacağı ve bu gençliği kurtarmaktır. " demesi
aslında istenirse kesmek, biçmek yerine kurtarılacak durumlarda bile ameliyat
yapılarak kolaya kaçıldığını ifade etmiştir.
Aslında bu aşkı Nüzhet'in dilinden de
dinlemek isterdim. Hatta paşa ve Nüzhet'in annesinden de. Çünkü herkes kendine
göre haklıdır ve başka çıkış yolu bulamaz bazen. Duygular gerçek gibi olsa da
şartlar oluşmadıysa bazen gitmek en iyi çözümdür bence de.
Hoşuma giden bir kaç alıntı ile yorumumu
bitiriyorum. gerçekten çok ders alınması gereken bir kitaptı.
#alıntı
Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her
şeyi anladıklarını iddia edemezler.
#alıntı
iki hasta kadar birbirine yakın hiç
kimse yoktur.
#alıntı
Bu odada başkaları inleyecekler. Onları
şimdiden gayet iyi tanıyorum.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder