16 Haziran 2020 Salı

Bozkırın Gelini Yazar: Ramazan Olgun Yayınevi :Cumhur Kitap


Bozkırın Gelini

Yazar: Ramazan Olgun
Yayınevi :Cumhur Kitap
KİTAP SAYISI:256
Derin düşüncelere dalmış gitmişti yine Tufan. Acaba Gülbahar bu yıl yine Akdağ’a gelecek miydi? Aklında cevabını bilmediği bir soru katarı uzayıp gidiyordu. Ya Gülbahar tekrar bozkıra gelmezse, ya bir başkasıyla evlenmişse? Yüreğine kızgın demir değmiş gibi bir acı saplandı. Kendini sonsuz amansız bir çaresizliğin kollarında çırpınırken buldu. Kafasındaki düşünceler onu çok rahatsız ediyordu. Uzandığı yerden kalktı, etrafına bakındı. Her yer zümrüt yeşiline bürünmüştü. Yeryüzü, bütün canlıların bayram yaptığı bir bahar mevsimi yaşıyordu. Aşk, toprağın göğsünde bir fidanın yeşermesiydi belki ama Gülbahar öyle değildi. Çünkü toprakta büyüyen ağaç bir gün kuruyup çürüyecek, yok olup gidecekti. Oysa Gülbahar, Tufan’ın kalbinde her gün biraz daha büyüyecek, Tufan ölüp toprağa girdiğinde bile Gülbahar öylece orada yaşayacaktı. Gülbahar başkaydı, o ölümle bile yan yana düşünülemezdi.

(Tanıtım Bülteninden)


KİTAP YORUMUM: Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok çok başarılı buldum betimleme, dil bilgisi, tasfirleri, ele aldığı çarpıcı konuları, hayatları.
Kitabın özetini geçmem gerekirse Yörük kızı ile evlenmek isteyen Tufan'ın babası maalesef hayata bakışı çok sert olan kendi çocuklarının bile en doğal hakkı olan evliliğine, kimin ile evlendiğine kadar karışan babasının engeline takılır ve çareyi sevdiği kızı kaçırmakta bulur. İki tarafta belki de ailelerini arkada bırakarak yeni bir yaşama başlarlar. Lakin onu affetmeyen babası ilk erkek çocuklarını ona vermezlerse sorun çıkartacağını belirtince çaresiz ilk göz ağrıları olan Tufan'ı babaya vermeyi kabul ederler. Dedesinin yanında yine babası ve halalarının büyüdüğü gibi kurallar ile büyürken o da tıpkı babası gibi bir yörük kızına gönlünü kaptırır. Bundan sonrasını anlatmak istemiyorum çünkü bence yazara haksızlık olur. Bundan sonrasını mutlaka okumanız lazım.
Kitaptan alınacak bir kere çok ders var. Burada kitaptan yola çıkarak kendi yorumumu yapmak isterim. Erkek olmak ile adam olmayı karıştıran kişileri görebiliyoruz kitapta. Kız kaçırmak, tecavüz etmek, çocuklarının hayatlarına karışmak, onların birey olduğunu unutmak, eşlerini sürekli dövüp ağır işlerde çalıştırmak, uluorta bir şekilde eşlerinin gözü önünde eşlerini aldatmak ve ardından normalmiş gibi yine eşlerinden hizmet beklemek. Eşleri diyorum bir çok eşleri olan ve bunun normal bir şey olduğunu sanan, hatta dağa çıkmanın, adına eşkiya demenin kaç kadın harcarsa bunun erkeklik olduğunu sananların dünyası. Yani özetle ispat çabası da diyebiliriz biz buna.
Tabi ki sinirlenerek, küfür ederek kahramanların bazılarına okuduğum doğrudur. Yoğun empat olduğum için bunu maalesef kitapların kahramanları ile kavga ederken kendimi bulduğum doğrudur. :)
Yörüklerin ne kadar iyi insanlar olduklarını kitaptan anlayabiliyoruz. Aslında yaşananlar cehaletten çok merhamet eksikliğinden gibi geliyor bana.
Yörükler de okumamış kesimdi kitapta ama merhametleri ile kızlarına muamele yapıp istedikleri ile evlendirmek istiyorlardı. Doğal organik yaşamlarının onlara tek iyi getirisi doğal beslenmeleri ve mis gibi havada çadır kurarak yaşamaları. Hangimiz taze süt ile kahvaltı yapabiliyoruz ki. Çok özendim o bölümlere. Ama hastalarını bilmedikleri için yol yordam hatta gitme imkanları olmadığı için hastaneye götüremiyorlar. Zaten onlarda çok fazla hastalıkta olmuyor. Sadece Gülbahar ve kardeşinin rahatsızlığı var o da aldıkları besinler ile alakalı değil. Doğanın sefasını sonuna kadar yaşamaları onların belki de en iyi lüksü. Yörükler ile ilgili daha ayrıntılı bir kitap bekliyorum yazarımızdan. Eminim bir çok konu vardır diye düşünüyorum. Yazarımızın topluma ait konuları bu kadar çarpıcı örnekler ile yazması güzel olmuş. Çünkü sorunlar yazıldıkça şifalandığını düşünenlerdenim. acılar da yazılmalı ki şifalanabilsin, gündeme gelsin konuşulabilsin. Neden bazı erkeklerin var olmak için böyle şeytanlık peşinde koştukları irdelenebilsin. Çünkü bu var olma ispatlama çabası bana göre başka bir şey değil. Asıl güç adam olabilmeyi başarabilmektir, erkek olmak meziyet değil onu zaten Yaradan veriyor. Bayanlara nasıl davranmaları gerektiği anlatılan eğitimler okullarda verilmeli bence. Ya da böyle insanların evlenmesi yasaklanmalı, ağır cezalar yaptırımlar uygulanmalı. Çocuklarımız bizim esirlerimiz değildir. Onlar bir bireydir. Onların kendi istediği gibi bir yaşam sürmek istemeleri bize saygısızlık değildir.
Dedim ya kitap dolu dolu bir roman. Mutlaka yazarımızın iki eserini de okuyun derim.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Bir Kitap Bin Yürek Published @ 2014 by Ipietoon