*HÜSEYİN CENGİZ*YALNIZLIĞIN BAŞKENTİ *
DESTEK YAYINLARI*
“Aşk meşru bir şey olamaz.
O da şiir gibi meşrulaşınca ölür.”
“Şiirin Efendisi” Cemal Süreya’nın tren vagonundaki sürgünlüğüyle
başlayıp Darphane müdürlüğüne uzanan çalkantılı hayat hikâyesinin bilinmeyen
yönlerini bir solukta okuyacaksınız.
Üvey anne zulmünden kaçarak yeni bir yaşam kuran Süreya’yı, “Üstü
kalsın” diyecek kadar yaşamaktan vazgeçiren neydi? Çok sevdiği oğlu mu?
Aşkları, ayrılıkları ve yalnızlığıyla sıra dışı bir şairin
fırtınalı denizinde yüzmeye hazır mısınız?
(Tanıtım Bülteninden)
KİTAP YORUMUM
Cemal Süreya'nın acılar ile başlayan
hayatı , korkuları, aşkları, üvey anne zulmü, evliliği, hataları ve sevapları
ile yaşadıkları anlatılıyor.
Kitabı okudukça bazı insanların çok kötü
olduklarını düşündüm.
Kitaptan aldığım en önemli ders ise,
kötü diye nitelendirdiğimiz kişilerin aslında yaşadıkları kötü olaylar yüzünden
böyle olduklarının mesajını aldım. üvey anne Esma'nın kendi genç kız iken
bizzat annesi ve üvey baba tarafından satılması, üzerinden paralar kazanılması
onu mecburen kötü bir insan yapmıştır. Cemal Süreya, ise bu acı dolu
çocukluğunda yaşadığı üvey anne zulmünden sonra belki de çalkantılı hayatına
iniş yaptı. Evliliğine gereken hassasiyeti göstermemesi, inişli, çıkışlı hayatı
onu daha çok kalemine yöneltmiş ama yine de içindeki boşluğa çare bulamamıştır.
Acı dolu hikayesini okurken dışarıdan
kalemlerini sadece bildiğimiz kişilerin aslında hiçte kolay bulundukları konuma
gelmediklerini anlıyoruz.
Yazmak kesinlikle sessiz bir çığlık.
Bunu bir kez daha anladım bu kitabı okuduktan sonra.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder