* MİHRİYE *
ASUMAN SARITAÇ * LİBRUM YAYINLARI*
Mihriye, hayatı boyunca erkekler tarafından gördüğü psikolojik ve fiziksel şiddetin sınırlarını çizip küçültmek yerine apaçık okuyucuya her gün şahit olduğumuz bu gerçeği vermeyi hedefliyor.
Mihriye bir kadın hikâyesi…
Mihriye konuşulmayanı, gizlenmek isteneni anlatıyor. Mihriye gün geçtikçe artan kadına şiddete dikkat çekiyor ve toplumu sorguluyor, “sessiz kalma” diyor.
“Bu romanı dünyanın neresinde olursa olsun; dili, dini, ırkı, rengi, mezhebi fark etmeksizin tüm kadınlara ithaf ediyorum.”
-Asuman Sarıtaç-
(Tanıtım Bülteninden)
KİTAP
YORUMUM
Kitabın
konusu toplumun en büyük yarası olan elalem ne der? sorusuna istinaden kendi
yaşam tarzlarını düzenleyen birey olamamış, kendini aşamamış hep başkalarının
ağzına bakarak yaşayan erkek egemen toplumun baskısı ile, yine erkek çocuk
doğurmanın onlar için önemini işleyen bir roman. Tahmin ettiğiniz gibi
gerçekten çok çok üzücü. Gerçek aşk var ama toplum baskısı, aile baskısı bir
ailenin kendi kendini yok etmesini sağladı.
Mihriye
sevdiği, sevildiği büyük bir aşk ile evlendiği eşine erkek çocuk verememesi
nedeniyle şiddete, hakarete maruz kalan bir kadın. Burada yine kendini yine
aşamamış birey olamamış kişilerin doğruları bilmesine rağmen kendini ifade
edemediğini görüyoruz.
Cinsiyet
ayrımcılığı doğumdan itibaren başlıyor ölene kadar sürüyor bazı yörelerde
halen. Aslında bazı kişiler milletin özeline girmeyi kendine hak sanıp, sınırı
aşabiliyor. Oysa birey olmayı başaran kişiler kendi doğrularını hayata
geçirirken ve kimseye o sınırı aştırmaz iken, birey olamayan kişiler ise kim ne
derse toplum onların gerçeği olup ortada mutlu olmak için bir sürü artı neden
var iken imha ediyor geleceğini.
Mutsuz hala,
amca, baba, anne, babaanneden oluşan bir ailede çocuklar kız oldukları için
horlandıkları bir evde ne kadar sağlıklı büyüyebilirler ki. Ona rağmen
Rabia'nın sevgi dolu kalbinde koşulsuz sevgiyi görürken Refika ise büyük çocuk
olmanın daha çok bilgi sahibi olması dezavantajlarını yaşayarak kurtulmanın tek
yolunun okumak, sadece okumak olduğunun farkında.
Refika acaba
bulunduğu imkanlar onun kurtulmasına yetecek mi?
Bazen her ne
yaparsanız yapın, eğer halen birilerine maddi, manevi bağlıysanız kendi
kaderinizin istikametini doğru yolu bilmenize rağmen değiştiremezsiniz.
Kitabın
öğretileri çok fazla.
-Eğer
bulunduğu imkanları benimsemeyip olmayacak şeyler peşinde koşulursa olan
imkanlardan da Allah tarafından elinden gitmesi olağan bir durumdur.
Hayatlarında mucizelerin olması bile (Mihriye'nin hamile kalması) onların
kurtuluşuna neden olamadı.
-Refika
örneğinde ise; okumanın önemini, meslek sahibi olmanın önemini, kitapların
önemini görebiliyoruz.
-Kenan da
ise, zamanında çözülmeyen iletişim kurulmayan iki kardeşin arasındaki
düşmanlığın yıllar sonra bir ailenin yıkımına neden olmasını görüyoruz.
-Esma'da
kader kurbanı aslında. Ailesinin acımadığı
istemediği kişiler ile habire evlendirilmek istenmesi onu merhametsiz
sevgisiz birisi yaptı.
Ben
kitaptaki tüm kahramanların toplumun harcadığı kurbanlar olduğunu düşünüyorum.
Kitabın devamı olmuş olsa, Kenan'ın, Esma'nın hatta Babaannenin manevi yükler
aldıkları için yaşadıkları çöküşü görebileceğimizi düşünüyorum. Yaşadığımız,
yaşattığımız her şeyi bir gün yaşamadan ölmeyeceğiz.
-Ailelerin
çocuk yetiştirirken kız-erkek ayrımı yapmadan yetiştirmeleri gerektiğini
düşünüyorum. Ayrım yapılarak yapılan yetiştirmelerde ortaya merhametsiz, bencil
bireyler çıkacaktır. Evliliklerin yine aşk ile yapılması gerektiği ailelerin
yol gösterme dışında bu kadar da baskıcı olmamaları ve evlenirken maddiyat
değil, başka manevi değerlere bakılması gerektiğini düşünüyorum. Mihriye bence
toplumda yaşayan kader kurbanlarından sadece bir tanesi. Toplum bir gün
değişmesini tabi ki diliyorum. Sevginin ve maneviyatın doğru insanlığın
kazanmasını diliyorum.
Ellerindeki
imkanları kullanamayan bir ailenin çöküşünü bu kitapta okuyacaksınız,
okumalısınız böyle yaşamlarda var demek adına. Doğru ile yanlış yer
değiştirdiğin de değişen hayatlar sizin kanınızı donduracak.
DUYGU SONGÜL
KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder