Aynanın karşında buldum kendimi. Onca yıldan sonra
hâlâ burada. Oturma odasından yükselen ahenge kaptırıyorum kendimi. Joubran, Üç
Kardeş ve beni istimlâk edişlerini. İçimde onlardan biri olma umudu. Sis ve
karanlık... Kendimi aynanın karşında buluyorum yine. Kadınlar hakkında çok şey
anlatan Bukowski ve ben ve Joubran kardeşler. Ölümcül bir bermuda şeytan üçgeni
oluşturmuştuk. Ne içimize girebiliyorlardı ne de içimize girenler dışa
çıkabiliyordu. Dişlerimi sıkıp kırılmalarını bekledim. Öyle sert sıktım ki en
tehlikeli savaş köpeklerini boğabilir, ölmesin diye sınırda neyi beklediğini
bile bilmeyen askercik üzerine giydiği çelik yeleği çiğneyebilirdim. Dudak
kenarımdan damla damla kanları görünce gülmeye başladım. Kulağıma çalınan o
aykırı ses Bukowski’nin tüm iğrençliği ve kandamlaları. Yine o muhteşem üçgen.
nsanı insan yapan tüm duygularıyla yaşadıklarını ve yaşamak istediklerini kimi
zaman düşsel bir avuntuyla mistik bir anlatımla karlayan şair hiçbir sözcüğü
haybeye söylemeyerek ve altında kaç anlam yatarsa yatsın keskin diliyle
anlatarak düş penceremizi aralar. Ve bizi daha önce bakmadığımız belki de
boyumuzun yetmediği bir pencereden kendimize bakmamızı sağlar. Deniz Pınar’ı o
yapan şey karmaşanın ve kaosun şiirini, anın üstünlüğünü ve geçmiş
pişmanlıkları damarımıza ustaca zerk etmesidir. Okurken muhakkak kendi ayak
izlerinize rastlayacağınız bu kitapta Deniz Pınar ı değil, onun insanlara
bakışını tüm çıplaklığıyla hissedeceksiniz.
KİTAP YORUMUM
Deneme türü bu kitapta hayatın içinden hikaye ve
şiirler bulacaksınız. Ben en çok kendimi Çemberi tanımak, Çemberi Kabullenmek,
Çemberi Öldürmek başlıklarında yakın buldum. Şiirleri öyle sıradan şiirler ile
karıştırmayın. Bazen anlatılmak okumak gerekir, hissetmek gerekir. Ben okuyun
derim.
Değerli insan Deniz PINAR’a eserini benimle
buluşturduğu için teşekkür ediyorum.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder