Bence önyargı en büyük düşman günümüzde.Toplum kafasına göre şekillendiriyor sorunları ve olduğundan daha farklı ve vahim gösterebiliyor.Şu an toplumda en çok bakış açısı çirkinliği mevcut. Yani bu kadar net söylüyorum yaşayan biri olarak. Her kanser olan ölmüyor bu yüzden acımayalım bu insanlara. Evet bildiklerimizi anlatalım, paylaşalım ama acımayalım. Kimse kendisine acınmasından ve acıyan bakışlardan hoşlanmaz. Bir eksik daha hakim biz insanlarda. Empati yapmıyoruz. Halbuki yapsak hiç kimseyi ne yargılama hakkımız olacak ne de saçmalayacağız bu kadar.
Yaşadığım hiç unutmadığım bir anım var. Hastalığımı yeni öğrenmişim,saçlarımın döküleceğini biliyorum. Bir türlü kabullenemiyorum,en kötü his belki de kabullenememek. Bilmekle, yaşamak arasında da dağlar kadar fark var. Kabullenemesem de kuaföre gidip saçlarımı kısa kestirme kararı alıyorum. Çünkü o anda çalışan bir bireyim ne zaman rapor alacağımı, aşamalarını bilmiyorum. Kuaföre gittim ve saçımı kısa okul tipi kestirmek istediğimi söyledim. Okulu bitirdiğimden bu yana saçlarım hep uzun olmuştur. Kuaför yüzüme bakıyor ve çok kızdığım bir hareketle bana kısa saçın hiç yakışmayacağını, uzun saçıma şekiller verilebileceğini anlatmaya, hatta ısrarla ikna etmeye çalışıyor. Ve istem dışı ağzımdan kaçırıyorum saçlarımın zaten tamamen döküleceğini. Kuaförde o ana kadar bizim konuşmamızı duymayan kendi aralarında sohbet eden kişiler birden pür dikkat bizi dinlemeye alıyor. Salonda garip çıldırtan bir sessizlik hakim, gürültünün yerine anında bu sessizliğin gelmesi beni çok korkutuyor. İlk defa o an ne kadar ciddi bir şey yaşadığımı anlıyorum ve gerçekten öleceğimi düşünüyorum. Düşünebiliyor musunuz siz pozitif düşünmek isteseniz bile insanlar size acıyan gözlerle bakarak size izin vermiyorlar. Katılıyorum avni (Kanser) olmak inanılmaz kötü bir şey ama bir şeyin farkına varalım. Öldüren bağışıklığı düşüren kemoterapiler. Bağışıklık sisteminin düşmesi demek enfeksiyon riski demek ki kemoterapi alan bir kişinin en ufak bir şeyde ağızları bile yaradan kurtulmuyor.
Oysa ilk Kemal Milar’ı duysaydım ne kemoterapi ne de radyoterapi almama gerek kalmayacaktı. Ne de ameliyat olacaktım lenflerim alınmayacak ve kolumla sorunlar yaşamayacaktım.
Kendimi inanılmaz şanslı buluyorum bu anlamda. Çünkü hastalığımla vedalaştım kendisine komik bir isim koydum (avni) ve kendisine uzun,bana yaptıklarını anlatan bir mektup yazdım ve kendisini sevgiyle sonsuzluğa özgür bıraktım. Artık o da özgür,ben de özgürüm. Alkali beslenmeye çalıştım. Hayattan kopmadım,iyi günler gibi kötü günlerinden geçici olduğuna inandım. Olumlamalar yaptım sürekli. (Allah’ın izniyle, meleklerin elleriyle ben sağlığı seçiyorum). Öfkelerimden kurtulmaya çalıştım, affetmem gerekenleri affetmeye çalıştım. Hayatın ve yaşamanın ne kadar güzel olduğunu sürekli düşündüm. Ve kendi görebileceğim bir yere sağlıklı bir resmimi yapıştırdım. Sabah, akşam ona bakarak konuştum ve şu an gerçekten sağlıklıyım ve daha da sağlıklı olmaya niyet ettim şükürler olsun.
Bunları yazıyorum çünkü artık avni(kanser) hastalarına lütfen ölecekmiş gibi bakmaktan vazgeçelim. Zaten iyileşme yolu uzun olabiliyor. Canınız acıyor,ayakta kalmaya çalışıyorsunuz,bir de insanların bu bakış açıları insanda soğuk duş etkisi yapıyor. Sırf bu yüzden reelde çoğu insanla paylaşmadım hastalığımı ama benim yerime dedikoducular boş durmadı. Eski işyerimde çalışırken hastalığım ortaya çıkar çıkmaz anında insanlıktan nasibini almamış iş arkadaşlarımdan tarafından müşterilerimize ve esnaflara dağıtıldı. Bazı insanlar çok acımasız,hatta duygularını aldırmış gibi davranabiliyorlar. Empati yapmaktan aciz olabiliyorlar. O zamanlar evet çok üzülmüştüm bu insanlara oysa şu an acıyorum. Düşünsenize duygularınız yok ama sizin bundan bile haberiniz yok.
Hayat herkesi farklı imtihan ediyor. Kimseyi bu yüzden yargılamaya belki de hakkımız olmamalı. Herkes kendi hayatına kontsatre olsa ne hatalar yaşanır ne de kişileri affedeceğiz diye bir eylem yapmak zorunda kalırız.
Hayat felsefem şu sorunlarım değil, çözümlerim büyük ve yaradan çok büyük. En kötü durumda bile her zaman umut vardır. Çaba sarfetmek elimizde, kendimizi geliştirmek elimizde. Her şeyin bizde bir kalım süreci var. Bunlara acılar ve hastalıklarda dahil. Sıkıntılar bizde misafir. En çok yüreğimiz konuşsun,iç sesimizi dinleyelim kimin ne söylediğini o kadar da önemi olmamalı bence. Tek dinleyeceğimiz dostlarımız ve ailemiz ve iç sesimiz olmalı. Bize acımaya çalışan kişilere biz de insanlıklarını kaybettikleri için acıyoruz.
Yanımda her daim olan adsız kahramanlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Ben inanmadan önce onlar bana inandılar ve hep pozitif düşünmemi sağladılar.
Unutmayalım sloganımız şu; avni (kanser) değil kemoterapi öldürüyor.
Sağlıklı pırıl pırıl bir geleceği kendim ve dünya adına seçiyorum ve bir gün avni(kanser)in grip kadar basit tedavi edilmesini seçiyorum. Okumak zahmetinde katlanan yüreklere teşekkür ediyorum.
Yanımda her daim olan adsız kahramanlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Ben inanmadan önce onlar bana inandılar ve hep pozitif düşünmemi sağladılar.
Unutmayalım sloganımız şu; avni (kanser) değil kemoterapi öldürüyor.
Sağlıklı pırıl pırıl bir geleceği kendim ve dünya adına seçiyorum ve bir gün avni(kanser)in grip kadar basit tedavi edilmesini seçiyorum. Okumak zahmetinde katlanan yüreklere teşekkür ediyorum.
Hepimiz çok değerliyiz, sevgiyiz…
© Duygu Songül
KAHRAMAN
0 yorum:
Yorum Gönder